Film çekimleri için ayaklandığımızda, çocuklarla birlikte aynı katta bulunan bir odaya alınmıştık. Burada birçok kabin bulunuyordu ve bir köşede de makyaj masası vardı. Seçilen straplez koyu kırmızı elbiseyi giydim, dekolte yaptırdığım dövmeyi gösteriyordu. Makyaj masasına oturduğumda Lou, kısa zamanda bana hafif bir makyaj yapmıştı. Çocuklarında suratına parlamaması için birkaç pudra darbesi attı ve saçlarını hallettikten sonra stüdyoya geri döndük. Yeşil perdenin önüne geçtiğimizde bize nasıl pozlar vermemiz gerektiğini söylüyordular. Fotoğraflar çekildikten sonra üstümdeki elbiseyi basit bir tayt ve üstünde bıyık deseni olan beyaz bir kazakla değiştirdim, ardından Harry ile beyaz olan perdenin önüne geçtik. Louis de fotoğraf makinasını almıştı.
''Başlıyorum!'' diye seslende tatlı tatlı gülerken. ''1,'' bir yandan eliyle de gösteriyordu. Harry ile yan yana geçip kameraya baktık. ''2..3!'' Louis fotoğrafı çektiğinde pozumuzu değiştirdik. Üstümdeki kazağın yakasını hafif aşağı indirdiğimde Harry gözlerini kapatmıştı. Flaş patladı ve diğer poza geçtik. Louis'nin taktığı gözlüğü çıkarıp kendim taktım ve kameraya hafifçe yaklaşıp güldüm. Louis fotoğrafı tekrar çekti. Harry'nin yanına gittiğimde bir kolunu omzumdan diğer tarafa alıp dört parmağını kapatıp baş parmaklarını kaldırdı. İkimizde ağzımızı açabildiğimiz kadar açtık ve kocaman gülerken ben gözlerimi şaşı yaptım. Dört fotoğrafıda çektiğimizde koşarak Louis'nin elindeki makinayı aldım ve resimlere baktım. Güldüm. ''Çok iyi çıkmışız, Harry. Bunları kesinlikle Instagram'a koymalıyız.'' O da güldü.
''Bu arada göğsünde ki dövmeni çok beğendim,'' dedi hemen sonra. Ona sırıttım. ''Teşekkür ederim. Bende çok severek yaptırdım.''
Belimde hissettiğim ellerle omzumun üstünden arkama döndüğümde Zayn'i görmüştüm. ''İzninle Dakota'yı biraz ödünç almak istiyorum,'' dedi ve gülümsedi. Şaşkınlıkla kaşlarım havaya kalkmıştı. Beni stüdyonun bir köşesine çekiştirip tam karşımda durdu.
''Paul ile konuşuyordum,'' dedi gözlerime bakarken. Sakalları çıkmıştı ve saçlarının bir kısmı önüne düşüyordu. ''Bir toplantı yapmalıymışız. Sonra da ilişkimiz hakkında basına karşı bir şeyler daha. Anlamıyorum Dakota..bunu neden yapıyoruz?''
Omuz silktim. ''Belki de adını temizlemek istiyorumdur.'' Dediğime alaylı bir ifadeyle güldü. Evet iyice saçmalamaya başlamıştım yine. Ama ona O an gözüme olduğundan farklı göründün, bir de Miranda'dan bahsedince bunu bilerek yaptığını düşündüm ve sinirlendim diyemezdim herhalde? Bu işi daha da batırırdı kesinlikle.
''Sahi mi?''
Dudağımı ısırdım. Yine sesli düşünmüş olamazdım, değil mi? ''Eee, evet. Ne olmuş ki?''
Omzunu 'hiç' dercesine silkti. Rahatladığımı hissettim. Bu sefer sesli düşünmemiştim. ''Pekala o zaman bir basın toplantısı ayarlarız ve bir açıklama daha yaparız. Olur mu?''
Başını belli belirsiz salladı. Ona gülümsedim, bunu neden yaptığımı bile bilmiyordum. Zayn, stüdyodan çıkarken bana yemek teklifi etti, bunun daha güzel bir başlangıç olabileceğini düşünerek kabul ettim.
Birlikte Shake Shack'e geldiğimizde Zayn bir yere geçmemi söyledi. Beni buraya getirmesinin bir deja vu oluşturmak istediğini düşündüm ve bir masaya yerleştim. Kısa süre sonra Zayn de önüme geçmiş ve tepsileri masaya bırakmıştı. Ona teşekkür ettim.
''Film çekimi için Londra'ya gideceğiz, ha?'' dedi gülerek tepsideki hamburgerini alırken. Koladan bir yudum alıp onu başımla onayladım. Evet, doğru duydunuz. Filmi, Londra'da çekecektik. Çünkü çocukların bir zamanlar yaşadığı yer orasıydı. Ailemde İngiltere'de yaşıyordu. Onları hatırladığımda ne zamandır aramadığımı fark ettim. Film için oraya gittiğimde onlara kesinlikle bir sürpriz yapacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Love Is Between Us
FanfictionBir aktris. Filmleri gişede kuyruk oluşturuyor, sıkça imza törenine gidiyor, milyonlarca hayranı var. Bir gazeteci onu görüyor ve soruyor: ''Bize aşkı tanımlar mısınız, Bayan Collins?'' Gülümseyerek gazeteciye dönüyor ve cevaplıyor. ''Aşk, sadece...