27. Bölüm | ''Geri sayım.. 3,2,1 Çekim bir!''

1.2K 49 9
                                    


Perrie Edwards öfkeyle yerinden kalktı. ''Kesin şu lanet olası programı! Durdurun yayını!'' Tıpkı ekrana çıkan resimde olduğu gibi kıpkırmızı kesilmişti, öyle ki boynundaki damarlar buradan bile belli oluyordu. Perrie çatık kaşlarıyla sunucudan bakışlarını ayırmazken, bir an sonra tıpkı dediği gibi yayını kestiler. Mor saçlarından önüne düşen tutamı elinin tersiyle ittirerek yerinden hışımla kalktı ve stüdyoyu aynı hızla terk etti. Zayn bir an için ne yapacağını bilememiş gibi görünsede, hemen ardından ayaklanıp Perrie'nin arkasından stüdyodan ayrıldı. 

Program yarım saatlik bir ara verdi, böylece bende yerimden kalkıp Harry'den yardım isteyerek -bu kısmı atlayabiliriz- lavaboya gittim. Çantamdan çıkardığım, odadan çıkmadan önce çantamı dolduracak şey bulamayıp koyduğum rimel ve parlatıcı ikilisini lavabo tezgahına bıraktım. Sunucu, üzerime fazla gitmemiş olmasına rağmen, beni de germişti. Tanrım, sahiden de delinin teki olmalıydı. Bunu yapmaya hakkı yoktu, pekala sunucuydu ama..kavga çıkarmak da neydi öyle? Kendini dokunulmaz falan mı zannediyordu? 

Göz devirerek tezgaha bıraktığım rimeli alıp açtım ve kirpiklerimi boyamaya başladım. Bu..gerçekten tahmin ettiğimden çok sıkıcıydı. Sanırım makyaj tazelemek bana göre bir şey değildi. Dudaklarımı bir kat daha parlattıktan sonra lavabodan ayrılıp stüdyoya tekrar girdim. Çocukların önüne dizilmiş bir tabak tatlı gibi bir şey duruyordu, görünen o ki program kendini affettirmek istiyordu. Ah, o sunucu sahiden de bir özür borçluydu. 

Çörek ve donutlarla donatılmış tabağa göz kaydırıp çocukların yanına oturdum ve bir adet donutu elime aldım. Ne derler bilirsiniz, söz konusu donutsa her şeyi..pekala, uydurdum yok öyle bir şey. 

Etrafa kısa bir göz attığımda Zerrie çiftinin hala ortalıkta olmadığını fark ettim. Oh, yani yayına sevimli çift olmadan devam edecektik. Umarım üstüme yüklenmezlerdi, aksi takdirde bu sefer program tamamen iptal olabilirdi. 

Pekala..sanırım iç dünyama kaldığım yerden devam edebilirdim. 

Zayn.

Zayn Malik..hey, sizce ne yapmaya çalışıyordu dersiniz? İsmimizi gazetelere 'Aynı dövmeye -ucundan- sahip' eski Zakota çifti olarak çıkarmaya çalışıyor olabilir miydi? Yani..sahiden amacı neydi? 

Ne kadar tesadüf değildi bilmiyordum ama..eğer o şeyler..gerçektiyse, niçin bunu bir rüya olarak bilmemi istedi?

Önce bunu bir rüyaya çeviriyor..sonra sanki hatırlamamı istermiş gibi o sözleri..dövme yaptırıyordu. Zayn'i..gerçekten çözemiyordum. Öyle karışıktı ki..tıpkı bir yapboza benziyordu. Parçaları birbirini tutmayan bir yapboz.

''On saniye sonra yayındayız!'' Rejinin seslenişiyle oturuşumu dikleştirdim ve kendime çeki düzen verdim. Pekala, iç dünyamda yaptığım seyahate daha sonra da devam edebilirim. Donuttan bir ısırık alıp, olabildiğince pozitif görünmeye çalıştım ve yüzüme sahte bir gülümseme koydum. 

***

Talkshow beklediğimin aksine, -başka bir sunucu tarafından- basit bir özür dileme ile başlamış, işimiz üzerine devam etmişti. Program, yarım saat sonra sonlanmıştı ve aynı limuzinle otele geri dönmüştük. Kendimi normalden ultra yorgun hissettiğimden dolayı -talkshowlar, bilirsiniz-, çocuklara katılmak yerine kendimi otel odasına kilitlemeyi tercih etmiştim ve eğer merak ettiyseniz, Zerrie çiftini talkshow'dan sonra bir daha görmemiştim. 

Aklım o sırada daha çok yarın ki Eyfel Kulesi'nde yapılacak set çekimlerindeydi aslında. Ah, bahsetmediğim için bağışlayın. Görüyorsunuz ya, fazla meşgul bir insanım ve bazen bazı şeyleri unutabiliyorum. 

The Love Is Between Us Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin