44. Bölüm | "Cadılar Bayramı"

156 9 3
                                    

Ekim'e girdiğimizde, yavaş yavaş her yeri, bir Cadılar Bayramı teması etkisi altına almaya başlamıştı. Alışveriş merkezleri kostümlerle dolmuş, her kahve dükkanına balkabaklı tatlı ve içecekler gelmiş, sokaklar hayaletli korkuluklar ve oyulmuş balkabaklarıyla süslenmişti.

Dramadan uzak, monoton Zakota ilişkim ise hala gündem oluyordu, fakat filmin fragmanı internete düştüğünden beri, The Love is Between Us hashtaginden biraz geride kalmıştı.

"Günaydın, Duffy-duck!" Harry, yüzünde Scream maskesiyle odama daldığında, gözlerimi telefonumdan ayırdım ve yatakta doğruldum.

"Çok klişesin," dedim, bir yandan esneyerek. "Scream de izlediğim en saçma korku filmi."

Harry, maskesini çıkardı ve saçlarını karıştırdı. Gözlerini irileştirmişti. "Scream bir efsanedir!"

Omuz silktim. "Daha kaliteli yapımlar var. Maskeli bir katil ile kurbanlar kurgusu eskidi artık."

Harry, tek kaşını havaya kaldırdı. "Bayrama iki gün kaldı. Senden iyi bir kostüm bekliyorum o halde, çok bilmiş kız. Bu akşam izleyecek iyi bir film de önerirsin artık bize."

Kıkırdadım, ardından önüme düşen saçı ittirdim ve kollarımı -hesap sorar gibi- göğsümde birleştirdim. "Kapı çalmayı öğretmediler mi sana hem? Giyiniyor olabilirdim!"

Harry, gamzelerini derinleştirerek, kocaman sırıttı. "Instagram'a 'böyle uyandım' yazarak resim atmışsın bir dakika önce. O kadar hızlı olmazsın diye varsaydım, Duck."

Tek kaşımı havaya kaldırdım. "Beni mi stalkluyorsun sen?"

Omuz silkti. "Ben herkesi stalklarım." Ardından ekledi. "Joker olmayı planlıyorum. Harley Quinn'im olmanı isterdim ama Zayn tarafından dövülmek pek cazip gelmiyor kulağa," güldü, "çok kıskanç sana karşı. Onu ilk kez birini bu kadar benimserken görüyorum doğrusu."

Boğazımı temizledim ve yatağımdan ayaklandım. "Çık da giyineyim hadi," dedim, söylediklerine yorum yapmaktan kaçarak, "ve akşama da Noel Gecesi Kabusu'nu izleyeceğiz. Tim Burton yapımları, animasyon olmasına rağmen, çok daha iyidir."

Harry dil çıkardı ve odamdan ayrıldı. Ben de üzerimdeki pijama takımını çıkarıp, dolabımı açarak, kendime yine sonbahara uygun bir kombin hazırlamaya koyuldum. Biraz rahat olmak istediğimden, üzerime kırçıllı, bol ve gri bir kazak geçirdim ve altıma da kumaş, siyah bir pantolon giydim. Boynuma ve saçlarıma parfüm sıktıktan sonra, telefonumu elime aldığım gibi odamdan dışarı adımladım.

Çocuklar, Cadılar Bayramı diye etrafı ve evin dışını balkabaklı ışıklandırmalarla süslemişti. Akşam olduğunda, sahiden de korkunç görünüyordu. Ayrıca, kapıya da kocaman bir yarasa maketi koymuşlardı ve ona bakmaktan kaçınarak, giriyordum eve. Tanrım, çok çirkindi. Bu da yetmezmiş gibi, verandada da yapay, kurumuş bir ağaç vardı ve dallarında kargalar oturuyordu. Eh, çocuklar bayağı bir harcama yapmıştı yani şunlar için.

"Günaydın," diye gülümsedi, beni gören Louis. Elinde kocaman bir balkabağı vardı, "çocuklarla balkabağı oyacağız. Sen de bir tane alsana!" Mutfak tezgahını işaret edince, gözüm o tarafa kaydı ve iki tane daha balkabağına rastladı. "Eğer istersen, benimkine yardım da edebilirsin. Birini saklayıp, Şükran gününe balkabaklı pay yapmayı planlıyoruz."

Oldukça hevesli görünüyordu. İstemsizce sırıttım ve yanında ilerlemeye başladım. "Ben sana yardım edeyim, Lou. Çocuklar nerede?"

"Arka bahçede, balkabağı oyuyorlar."

Kaşlarımı çattım. "Sabah sabah bu fikri kim attı ortaya, tanrı aşkına?"

Güldü ve omuz silkti. "Zayn. Sabah yürüyüşe çıkmış ve marketten balkabağı almaya karar vermiş. Kendi dininin bayramı değil, ama pek bir katılımcı kendileri," güldü ve arka bahçeye çıkan kapıyı açıp, geçmemi bekledi. Dışarı çıktığımda, grubun dört üyesi de, ellerinde bir balkabağı ile bekliyordu. Louis, balkabağını kesmek için getirdiği bütün alet ve edevatları masaya bıraktı. Onlara selam verdim. Harry, elindeki tablette bir şeylere dokundu, ardından tableti masaya dayadı. Youtube'da, bir 'nasıl balkabağı oyulur?' videosu açmıştı. Ah, tanrım.. 

The Love Is Between Us Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin