Öğle vakti olmuştu. İlk iş bitmiş, kamyon gitmişti.
Fatih, Cemil'in verdiği poşeti açtı: "Burada dört simit ve 2 küçük meyve suyu var. Oysa dünyayı yiyecek kadar açım."
"İdare edeceğiz artık, ne yapalım. Bu ıssız yerde market ya da bakkal yok sanırım. Ama bunlar hiç yoktan iyidir."
İkili akşama kadar yapılacak diğer ufak tefek işlerle uğraştı, ara ara mola verip sohbet ettiler. Muhabbetleri gittikçe yolunu buluyor, her ikisini de rahatlatıyor, zamanı, işi gücü unutturuyordu.
Akşam olmuştu. Cemil kamyonetle geldi, şehre dönüyorlardı. Mustafa işi bıraktığını söyleyecek ve parasını isteyecekti; ama caydı. Fatih'le çalışmak serüven gibi hissettirmiş, emsalinin tarzından ve muhabbetinden hoşlanmıştı. Böyle birini hayatı boyunca tanımamıştı. Bir süre daha devam edecekti işte.
"Aferin çocuklar! Çok güzel çalıştınız. Beni şaşırttınız. Normalde çalışanlarımdan randumam alamam. Uyuşukturlar, tembel, miskin vs. Ama sizi pek tuttum! Bu arada öğle yemeği için kusura bakmayın, onları kendim için almıştım, sabah aceleden size yemek almayı unuttum. Yarın; sabah sizi aldığım yerlerde olun saat 8'de. Geç kalmayın, lütfen."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İÇİMDEKİ SES
Romance15 yaşındaki Mustafa... Bu kitapta lise sonrasındaki gençlerin sudan çıkmış balık gibi gerçek hayatta çektikleri acılar, gerçek hayatın acımasızlığı anlatılıyor, Mustafa okulu bırakmıştır, çalışarak bir yere geleceğini düşünmektedir; bir kıza aşık o...