Genç adam, evin bahçe duvarına sessizce yanaşıp usulca başını çıkarıp köpeğine baktı. Köpeği ne güzel uzanmıştı kulübesinin önünde. Mahzun ve huzurlu. Genç adam yerden ufak bir taş alıp köpeğin yan tarafına attı. Gözledi. Köpek taşın ses çıkardığı yöne başını çevirip kulak kesilmişti. Ne olup bittiğini anlamaya çalışıyordu. Mustafa, başka bir taş alıp attı. Köpek ayaklandı. Öfkeyle havlamaya başladı. Bu garipliği çözmek için çevreyi tarıyordu. Mustafa, içinden gülerek bu kez atık plastik şişeyi alıp ucunu gösterdi, kukla gibi salladı. Köpek daha hararetle havlamaya başladı. Mustafa, başını çıkarı duvarın arkasından. Köpek sevinçle bağırıp mızmızlandı, mırıldanıp kuyruğunu sallamaya başladı.
Mustafa bahçeye geçiyordu. Komşu evden çıkan kız kardeşini fark etti. Onu bekledi.
"İstediklerimi aldın mı?" diye sordu Ayşegül.
"Paranı arkadaşa vermek zorunda kaldım. Özür dilerim. En kısa zamanda paranı vereceğim."
"Dert etme."
Ayşegül, içeri geçti. Mustafa köpeğinin yanına gidip oturdu.
Annesi kuru fasulyeli ekmek vermişti köpeğe. Onu okşadı.
Tekenenin üstüne oturdu. Gökyüzünde bulutlar arasında ay görüntü. Mustafa, düşüncelere daldı. Cemil'in anlattıklarını düşündü. Sonra Fatih'in dediklerini, sonra Eflatun'un dediklerini, anlar birbiri içine girmeye, akıp uçmaya başladı kafasının içinde. Her şeye rağmen iyi hissediyordu. Yaşadığı için mutluydu.
Mustafa eve geçti, uykusu gelmişti. Ayşegül'ün ısrarıyla salona geçip oturdu. Loş ışıkta annesiyle korku filmi izliyordu. Babası erken yatmıştı. Ayşegül kek ve çay getirdi. Mustafa keki yiyip odasına geçti.
Sabah mahallede kavga sesleri vardı. Mustafa işin yolunu tutmuştu. Sesler yakından bir yerden geliyordu. Bir tür bataklıktı burası, getto gibi. Kavgaları eksik olmazdı. Her türden insan vardı burada. Ama ne olursa olsun iyi kalmış olanları da vardı. İnsan geçinmeye çalışırken zorlanır ya da kestirme yol arar; hırsız olurdu, çakal, tilki, sırtlan, alçak, katip, alkolik ya da bilge.
Geçim derdiyle zorlanmak herkeste bir bilgeliğe, sarılası bir ışıldamaya yol açmazdı. Çeşitli sebeplerle zorlanınca dağılır kimi insan, umutlarını kaybeder. Hayal gücü sıfır olur, insan aç bir hayvan gibi acımasız olur; suça, karanlığın dünyasına akar gider, kendi mahvolur ve ötekilerinde mahvolmasına yol açardı.
Oysa yılmamaktı önemli olan. Pes etmemeye çalışmaktı.
Olmayacağını bilse bile hayal kurmasıydı insanın. Hayal kurmak insanın kafasını güzelleştirirdi, zihni açardı. Kullanamadığımız bölümleri kullanıma açardı. Ayrıca insanın hayatla bağlarını diri tutardı. İnsanların sabahın köründe kalkmasını sağlayan hayallere ulaşma azmiydi, işe gidip bütün gayretiyle asılmasını sağlardı. Mustafa hemen iyi şeyler düşünmeye başladı, hayatında her şey iyi ve güzel olacaktı. Çok kötü durumda olanlardan değildi mesela. Eve sağ salim dönmesi yeterdi. Öğle yemeğinde yiyecek bulması. Hasta olmaması yeterdi ona.
Elbette bir gün sıradan şeylerle kendini avutmayacak, büyük hayaller kurup gerçekleştirebilmesi için hayatına bir ışık, bir şans doğacaktı. Her nereden doğacaksa artık. Işık gelmese bile sonuna kadar deneyecekti.
9*v
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İÇİMDEKİ SES
Romance15 yaşındaki Mustafa... Bu kitapta lise sonrasındaki gençlerin sudan çıkmış balık gibi gerçek hayatta çektikleri acılar, gerçek hayatın acımasızlığı anlatılıyor, Mustafa okulu bırakmıştır, çalışarak bir yere geleceğini düşünmektedir; bir kıza aşık o...