Mustafa onu lafa tutmuştu, Fatih arkada doğrulmuştu, hamle yaptı. Cemil onu fark etti, geri adım attı. Bir ayağı kaldırımdaki çukura girdi. Dengesini kaybettiği sırada roket ateşlenmişti. Kulak zarlarını zonklatan büyük bir patlama duyuldu. Roket bankaya değil; 200 metre kadar sağındaki lüks bir cipe isabet etmişti. Cip alevler içindeydi, yakındaki iş yerlerinin ve apartmanların camları çerçeveleri parçalanmıştı.
Hipnoptize olmuş gibi şaşkınlıkla gibi manzarayı seyrediyorlardı eğilmiş halde. Patlamaların sayısı artıyordu. Cemil yanındakilerle göz göze geldi. "Kaçın!" diye bağırdı. Sıçanlar gibi kaçıştılar.
Cemil ve Mustafa kamyonete atlarken Fatih panik fırlayıp yanlış tarafa giderken durup geri geldi, hızlanmaya başlayan kamyonete atladı.
Kamyonet son sürat gidiyordu. Cemil durdu ve geri dönüş yaptı.
Fatih bağırdı: "Neden geri dönüyorsun? Polis yakalayacak bizi, manyak herif!" Cemil'in ensesine bütün gücüyle tokat indirdi.
Cemil inledi acıyla, ensesini ovuşturdu: "Hatıra fotoğrafı çekeceğim; ne olsun... Korkak! Kapa çeneni! İlerlediğimiz yönden polis gelecek. Polis merkezi o tarafta... Sakın bir daha vurma bana!" diye bağırdı Cemil. Ara sokağa daldı.
"Hızlı sür şunu, daha hızlı! Bas! Kaplumbağa kadar yavaşsın!" diye bağırdı Fatih.
"Bu kadar hız yapıyor. Ne yapalım? Bunak kocakarı gibi vıdı vıdı etmeyi kes! Babanla yakınlaşan 20 yaşındaki annen değil bu!"
Cemil, aniden yolun ortasına atlayan yavru bir kedi görür görmez fren yapmak zorunda kaldı, direksiyonu kaldırıma kırdı. Kamyonet kaldırıma çıktı, önce çöp kutularına çarptı, oradan da aydınlatma direğini sıyırdı. Bir takla atıp dört teker üstüne düştü.
Cemil, kendine geliyordu, kanlı başını direksiyondan kaldırdı. Başı çok şiddetli zonkluyordu. İnleyip başına dokundu. Eline kan bulaştı. Başını yana çevirdi. Kaldırımdaki yaşlı evsizle göz göze geldi.
"Tek taklaydı" dedi evsiz, bir elinde şarap şişesi vardı. Güldü. Tavşan dişleri göründü, "Ama çok şıktı."
"Ne?"
"Tek taklaydı."
"Ne?"
Evsiz yine güldü: "Tek takla iyi. Ucuz kurtardın."
Cemil, araçtan dışarı çıktı. Sarhoş gibiydi. Yere düştü. Doğruldu. Evsizin yanına gitti.
"Neden beş takla sence?"
"Ben nerden bileyim ki." Güldü, "otur, kafan yerinde değil arkadaşım."
Cemil, tokatı yapıştırdı.
"Neden bana vurdun be!? Serseri!"
"Hak ettin."
"Sen mantıklı konuşmuyorsun. Uzak dur benden! Otur. İç kanaman olabilir."
"İyiyim. Karışma bana."
Cemil ona bir tokat daha attı. Ama bu sever gibi hem de döver gibiydi. Evsizin şarap şişesini aldı zorla. Dikip lıkır lıkır içti.
Şişeyi evsize uzattı. Evsiz şaraptan yudumladı.
"Beynin hasar gördü galiba."
"Seninki daha kötüsü. Şöminenin yanına oturup kedini ya da torununu seviyor olman gerek miyor muydu?"
"Ne çektiğimi bilmiyorsun, o ahmak önyargına başlarım şimdi! Asabımı bozma! Hem tokatladın beni. Bir anda kurt olur parçalarım seni!"
Cemil, alayla gülümsedi: "İşin bitmiş senin be! Güldürme adamı. Bana yardım edeceğine seyrettin. Takla deyip durdun. Ben şoktayken dediklerin çok saçmaydı."
"Belimde sorun var. Hem bilmiyor musun kazazedeye gelene kadar dokunulmaz. Sakat kalmasına ölümüne yol açabilirsin der uzmanlar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İÇİMDEKİ SES
Romance15 yaşındaki Mustafa... Bu kitapta lise sonrasındaki gençlerin sudan çıkmış balık gibi gerçek hayatta çektikleri acılar, gerçek hayatın acımasızlığı anlatılıyor, Mustafa okulu bırakmıştır, çalışarak bir yere geleceğini düşünmektedir; bir kıza aşık o...