Zaman hızla geçti akıp geçti; ama Eflatun ortalıkta görünmedi. Mustafa, başını son kez çevirdi yola. Ali göründü sokak lambasının aydınlattığı yolda. Onu mahallede pek az kimse severdi. Bir ara egzozu patlak yerli motosikleti vardı, mahalleye her girdiğinde ve çıktığında birçok küfür, laf yerdi. Küçük çocuklar da motoru zıt almıştı. Birkaç gündür gümüş renkli çok havalı bir motorla görülüyordu mahallede. Boynunda kalın altın zincir, sırtında siyah deri ceket ve ayağında kovboy çizmeleri. Uzun sarı saçlarını at kuyruğu yapardı genelde. Mustafa, onun yasa dışı işler yaptığını duymuştu. Ne kadar doğruydu; bilemiyordu.
Ali, eliyle selam verip geçti.
Mustafa, duvardan atladı. Gökyüzü ufak ufak yağmur atmaya başlamıştı. Evin duvar dibine geçti, burası yağmur almıyordu. Düşüncelere daldığında kız kardeşi Ayşegül geldi yanına, hırka getirmişti üşümesin diye. O gün iş yerinde yaşadıklarından söz etti. Lafı bitince arkasına sakladığı hediyeyi çıkardı:
"Bunu sana aldım! Naçizene, çam sakızı çoban armağanı."
Mustafa, hediyeyi açtı, bir kitaptı bu, kitabın kapağını okudu: "Muazzam."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İÇİMDEKİ SES
Romance15 yaşındaki Mustafa... Bu kitapta lise sonrasındaki gençlerin sudan çıkmış balık gibi gerçek hayatta çektikleri acılar, gerçek hayatın acımasızlığı anlatılıyor, Mustafa okulu bırakmıştır, çalışarak bir yere geleceğini düşünmektedir; bir kıza aşık o...