İÇİMDEKİ SES Bölüm 66

57 23 0
                                    


Neslihan giyimiyle, konuşma tarzıyla, Mustafa'ya yaklaşma biçimiyle o kadar alçakgönüllü biriydi ki; Mustafa'yla aileden biri gibi konuşuyor, emir vermiyor, rica ediyordu. Burada bir sahtekarlık, sömürü, iki yüzlülük hiç yoktu. Neslihan ne kadar yumuşak başlı ve ince bir kızdı öyle! Mustafa hayatta böyle biri olduğuna inanamıyordu. Onunla karşılaştıkça, konuştukça, çehresindeki ışığı gördükçe, içine bir azim, bir acayip pırıltı düşüyordu. Ona verdiğinden çok fazlasını vermek istiyordu. Orada başaramama korkusu yoktu. İçerde mükemmellik vardı.

Mustafa, kültür evine girdi, çok üşümüştü.

Sivrisinek avlar misali vakit zor akıp geçiyordu. Neslihan ise bilgisayar başında iş yapıp duruyor, arada işle ilgili bir şeyler diyordu, çoğunlukla susuyordu; çünkü kafası işle meşguldü. Dışarıda yoğun bir kar yağışı vardı. Camekanı dövüyordu.

Buraya bu havada kimsenin geleceği de yoktu. Raftan kitap alıp okumaya çalıştı; ama dikkatini veremedi. Eski günlerini hatırladı. Çimento torbalarını sırtlardı. Tuğla taşırdı. Mecbursan yaparsın, ateşe bile yalın ayak girersin ve çok mutlu olurdu işi bitirdiğinde. Zorun üstesinden gelmek insanın kendine güvenini, saygısını ve sevgisini inanılmaz derecede arttırırdı. Şimdi ise kendini bir asalak gibi hissediyordu. Ağır hiçbir iş yoktu burada, bu iş kırda gülerek yuvarlanarak çiçek toplamak gibiydi. İnsan bedeni zora alışınca; kolaylığa kavuştuğunda şaşırır, bozarır, kabullenemez. Mustafa, geçmişinde bir eşekten ya da katırdan beter biçimde çalıştırıldığını ancak yeni yeni anlıyordu. Geriye dönüp baktığında, o işlerdeki sabrına ve gücüne şaşıyordu. Üstelik kölelikten mutlu olabilmişti. Neslihan'a, sonra camekana baktı. Huzursuzdu.

Neslihan'ın çayı bitirdikçe sormadan yenisini getiriyordu.

"Artık çay getirme bence, içim dışım çay oldu" dedi Neslihan, işi bitmişti, muhabbete başladılar. Akşama kadar.



İÇİMDEKİ SESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin