Mustafa dedi ki: "Cemil abi, senle geliriz; ama bana iyi bir cevap vermen lazım. Kafama takıldı: Şu şirket kurma hayalin, gerçek miydi neydi? Kendini havalı gösterip bizi kendine bağlamak için miydi? Açıklamana inanmam lazım. İnanırsam yarın geleceğim."
"Tabiki gerçekti. Birçok meyve ülkemize uzaklardan geliyor mesela. Burada kışın ya da yazın bulunmuyor. Yeni meyvelerle tanıştı insanlar. Ama büyük şirket olursan her istediğini getirtip satabilirsin. Nasıl şirket kurarım diye çok araştırdım. Para lazım. Ülkemizde ve dünyada aile şirketleri üst sıralarda. Bunlar köklü şirket. Mesela adam emekli oldu ve bir lokanta açtı. Aile üyelerini çalıştırıyor. Aile üyeleri işle ilgili farklı fikirlere sahipse başarı oranı sıfır, iş yeri batıyor. Yani bir uzmalık, birikim şart. Şirket olma yolu da önce küçük çaplı esnaf olmaktan geçiyor. Sebzelere bakıyorum, buradaki birçok kaliteli sebze başka ülkelerde yok. Bir gün evde televizyon izliyordum. Yabancı bir kanalda usta aşçı ve pastacı İngilizce konuşarak bir yemek tarifi veriyordu. Yemeğe lahana doğruyordu. Ki lahana açlık grevi yapan bir deri bir kemik kertenkele gibiydi. O kadar berbat ve buruşuk bir şeydi ki. Bizim buraların lahanası aklıma geldi, dana gibi büyüktürler. Lahana ve benzeri ürünlerin ticaretini yapmayı düşündüm. Tabi yer kiralayıp ekip ürün almayı. Bunun için de sermaya lazım. Boş duran küçük araziler buldum, arazi sahibiyle sohbet edip ekip biçmeyi düşündüğümü anlattım. İş olacak gibiydi. Biri arkamdan gidip beni kötülemiş, iş bozuldu. Belki duymuşsunuzdur; birçok şirket verginin, kiraların az olduğu ülkelerde arazi kiralar, ekip biçer. Oranın yerlisini çalıştırır. Şirket ürünleri dünyaya pazarlar. İş gücünün ucuz olduğu birçok ülke var. Ama ülkede siyasi bir kargaşa, kapışmalar, olaylar olunca, bombalar patlayınca filan, insan hakkı ihlalleri olunca... ne bileyim...elindeki en kaliteli ürünü pazarlayamıyorsun. Pazar elde edemiyorsun. Çünkü dışarda, yabancı gazetelerde, dergilerde, televizyonlarda kötü anılıyorsun. Kötü anılınca da kaliteli elmayı üretsen de yabacı şirketler senden ürün almak istemiyor. Neden alsın ki. Her milletin değerleri, prensipleri var."
"Tamam; yarın senleyim" dedi Mustafa.
"O halde ben de varım" dedi Fatih.
": �9|�t,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İÇİMDEKİ SES
Romance15 yaşındaki Mustafa... Bu kitapta lise sonrasındaki gençlerin sudan çıkmış balık gibi gerçek hayatta çektikleri acılar, gerçek hayatın acımasızlığı anlatılıyor, Mustafa okulu bırakmıştır, çalışarak bir yere geleceğini düşünmektedir; bir kıza aşık o...