İÇİMDEKİ SES Bölüm 60

47 24 0
                                    


Cemil acıyla güldü: "Fatih, göz kamaştırıcı dostum Fatih, boylu poslu dostum... unut dediklerimi. Bir an çok sinirlenmiştim. Çok fazla şüphecisin. Hep bir takım hesaplar peşindesin, beyninde hep o tür şeyler dönüyor. Akmıyorsun. Rahat olamıyorsun. Sanki iri bir dikenin üstüne oturacakmış gibi korkulusun. Çok sinsi düşünüyorsun. Belki de yanılıyorum. Mustafa, çok iyi yürekli olduğu için senin öyle biri olduğunu fark etmedi ya da fark etmemiş gibi davranıyor."

"Seni ciddiye almıyorum."

"Alsan iyi edersin."

Fatih, kahkaha attı. "Yo, yo, bu kafayı tırlatmış adama kızmayacağım, konuş dur, sen çok enterasan birisin. Hah hah hah! Eğlenip tadını çıkaracağım. Böylesi sirklerde, gözde televizyon şovlarında bile yok."

"Sen asla adam olmazsın, olamazsın Fatih. Oysa çocukluğundan beri hep bu büyük ve heyecanlı buluşma için beslendin, yaşadın. Sen adam olamazsın Fatih; çünkü korkaksın. Herkesten daha korkaksın. Sen aslında bir hiçsin Fatih. Ben ve Mustafa bir hiç olabilir. Ama sen çok daha fazlasısın. Karım beni terk etmiş olabilir. Ama asla unutmaz, unutamaz beni; çünkü öyle sevdi beni. Kaliteli adamlar unutulmaz. Sen de beni ömrün boyunca unutamayacaksın; çünkü sen de sevdin beni ve bir gün Cemil abi haklıymış diyeceksin. Sen esaslı bir hiçsin Fatih, o boyutta hiç kimse olmak istemez. Senden koca ya da sevgili olmaz asla. Eminim yalnızlık acısı çekiyorsun yoğun olarak. Ama Mustafa'ın bir sevgilisi mutlaka vardır, yoksa da olacaktır. Sen Fatih, hiçbir umut besleme. Bu zihniyetle hiçbir umudunu gerçekleştiremezsin. Kendini gözden geçir diye diyorum. Senden nefret etmem bana hayatta hiçbir şey kazandırmaz. Umarım hayallerini ve umutlarını gerçekleştiirirsin."

Bu sözler Fatih'i çok yaralamıştı, gözlerinde yaşlar birikmişti.

"Vay canına, gözleri doldu bunun. Hayret! Bunu hiç beklemiyordum" dedi Cemil, "Ağla, ağla, iyidir, bitir bu işi. Korkma. Bu bir zayıflık değil. Bence sen çocukluğundan beri bir kere bile eşek gibi anırarak ağlamadın. O kusursuz içtenlik içinde bir yerde, belki bir gün yırtarsın perdeleri, kırarsın zincirlerini. Hep düşünür durursun. Yaşamı, coşkuyu ve mizahı kaçırırsın. Kafanın içinde olur olmaz düşüncelerde, tasarımlarda gezersin."

Araç yol kenarına yanaştı, Fatih inecekti.

Cemil elini uzattı: "Elimi sıkmayacak mısın, dostum?"

Fatih ses vermedi.

"Çok emek harcadık. Didişsek de dostluğu yitirmeyelim. Birbirimize yardımcı oluruz. Cep numaranı ver. Paranı vermek için seni ararım."

"Gerek yok. Hem telefon kullanmam."

"O zaman Mustafa'ya veririm paranı, ondan alırsın."

"Olur. Olmasa da olur."

Araç yoldaydı.

"Benim eve yaklaştık, uğrayıp öyle bıraksam seni. Ne dersin?" diye sordu Cemil.

"Olur. Islak ve çamur içindeyim. Zaten bu halde eve giremem."

"Ucube gibisin."

Cemil aracı sahibinin evinin önüne çekti. Cep telefonunu çıkardı. Arkadaşını aradı: "Ahmet, arabanı getirdim kardeş. Kapıda. Çık da sana anahtarı vereyim. Teşekkür ederim."

Ahmet uykulu suratla kapıya çıktı: "Bu ne hal; çorba gibisin?" Güldü.

"He, sorma. Hayatım karmakarışık oldu, aşure gibi. Dengesizleştim."

Cemil, arkadaşına anahtarı verip vedalaştı.

İkili kısa bir süre ilerledi. Cemil'in dairesine girdiler. Ev buz bibiydi. Cemil duygusallaştı birden. Ağlamaklı bir ses tonuyla konuşmaya başladı: "Şimdi karım evde olsaydı sıcak bir ortamda bulurduk kendimizi. Yemek hazır olurdu, sıcak bir yemek kötü bir günün sonunda harikadır. Yürekle yapılan yemek...of...Temizlik kokusu olurdu evde; en güzeli kendimi insan hissederdim... iyi biriydim... pamuk gibi... Belki de canavarın tekiydim oysa. Başaramayacağım şey yoktu. İyi kadın öyle sever ki; adamın annesi gibi her şeyi olur. Öyleydi. Her neyse.

Cemil banyo yaptı. Sonra Mustafa. Cemil ona pijama verdi. Cemil çay kaynattı. Patates haşladı. Tabağa soğan doğrayıp karabiber, kırmızı pul biber ve zeytinyağı kattı. Masaya zeytin ve peynir de koydu. 4 yumurta kırdı. Yemek yiyorlardı. Bu sırada kapı zili çaldı. Gelen ev sahibinin karısıydı.

"Cemil, oğlum kirayı almaya geldim. Aylardır geciktirdin."

"Kusura bakma abla."

"Kocam çıksın gitsin diyor. Kusura bakma."

"Yok yok; haklı. Ne dese haklı. Çok iyilikleriniz oldu. Yemek pişirdiğinde hep getirdin bir tabak."

"Ne demek. Yarın evi boşaltsın diyor kocam."

"Peki. Eşyaları satarsınız ya da ihtiyacı olanlara verirsiniz. Onları götüremem. En kısa sürede gelip size borcumu ödeyeceğim."

"İş bul da karınla da aranı düzelt."

"Öyle yapacağım."

Kadın elinde sakladığı parayı Cemil ne olduğunu anlayamadan eline tutuşturdu. Süratle gitti. Cemil parayı görünce ağlamaya başladı. Gözyaşlarını sildi. Mutfağa gidip masaya oturdu.

Cemil dedi ki: "Karım bir kadından söz etmişti bana. Kadını kocası aldatıyormuş. O kadınla evlenecekmiş. Karısına açmış durumu. Çok özür dilerim. Sen çok iyilerine layıksın türünden laflar etmiş. Medeni biçimde boşanalım demiş. Saygı ve sevgiyle bitirelim, benden hiçbir şey isteme. Zaten ailenin durumu çok iyi demiş. Kadın kabul etmiş. Yarın işten geç gel, eşyalarımı alıp giderim demiş kadın. Adam eve geldiğinde evi bomboş bulmuş.

Musluklar, elektrik prizleri, kornişler, lambalar bile yerinde değilmiş. Kadın gitmeden duvarları, parkeleri de delik deşik etmiş. Bir not bırakmış, saygı ve sevgiyle, sana ayrılık hediyemdir."

Cemil içerden battaniye getirdi, Mustafa'nın yatacağı kanepenin üstüne koydu. Kediyi alıp yatak odasına yatmaya gitti.

Mustafa uyumaya çalışırken Cemil'in ağladığını duydu. İçi acıdı.

Sabahın kör karanlığında Mustafa omuzunda bir el buldu, korkuyla geri çekildi.

"Korkma benim ben" dedi Cemil, "kalk, gidiyoruz."

Sabah ezanı okunmaya başlamıştı. Aceleyle birer bardak çay içip çıktılar. Cemil bavulunu ve kediyi aldı. Sonra kömürlükten külüstür motosikletini çıkardı.

"Bunu balık tutmaya ve boya işine giderken kullanırdım."

Motosikletle yol alıyorlardı. Cemil dedi ki: "Yaşamak çok tuhaf. Rüzgarını iyice yiyeceksin sıfırı tüketmenin, işte o zaman gerçek kendinle tanışıyorsun. Yeni bir başlangıç için böyle olmalıydı zaten. Kaybettiğim şeyler için üzülmeyeceğim. Ama kalacak yer bulmam lazım kendime."

Benzinlikte durdu, benzin, 3 bira, çerez ve çeşitli cipsler aldı. "Sen de bir şey istiyorsan alayım."

"Yok."

�i�

İÇİMDEKİ SESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin