Mustafa, kamyonetten indi. Tavuk lokantasına uğradı. Artıkları alıp çıkarken sabahki evsiz önünü kesti: "Kusura bakma. Yine sen çıktın karşıma ve sabah verdiğin parayla aldığım simitleri yedim. Senden başka kimse bana ne para, ne yiyecek vermedi. Sanırım; evren senin bana o büyük iyiliği yine yapmanı uygun görüyor. Ne der usta: Seni belki bir gülümseme ya da küçücük bir iyilik kurtaracak. Bilemezsin seni neyin kurtaracağını."
Mustafa gülümsedi. Cebinden birkaç bozukluk çıkarıp uzattı.
"Teşekkür ederim evlat. Sana dua edeceğim. Her şeyin en güzelini ve sana iyiliği olacak olanını yaşaman için. Tanrı seni korusun. Bazıları Tanrı dememe kızıyor, Tanrı ve Allah aynı anlamda."
Mustafa, evsizin koluna dokundu dostça.
Sonra köpeğiyle görüşüp yiyeceğini verdi, eve geçti.
İlk vahşiler gibi açtı. Annesi masaya yemek dolu tabağı koyarken ev sahibinin gelip evden çıkmaları gerektiğini anlatmaya başladı. Kirayı bir ay geciktirdikleri için. Diyecek bir şey bulamadı. Dinledi sadece. Ama böyle şeyler başlarına gelen şeylerdi. Aşarlardı. Annesinin yaptığı bir bardak çayı alıp bahçeye çıktı, köpeğinin yanına, tenekenin üstüne oturdu. Buradan taşınmak sıkıntı vericiydi. İyi ya da kötü bir sürü anısı vardı bu sokaklarda. Çok alışmıştı buralara. İlerledi, bahçe duvarına oturdu. Kim var kim yoktu diye bakınmak için. Yoldan gelip geçene bakıyordu. Eflatun'u gördü, ona el salladı. Genç kız gülümsedi. "Bekle beni, az sonra geleceğim." dedi, cep telefonunda konuşuyordu. Geçip gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İÇİMDEKİ SES
Romance15 yaşındaki Mustafa... Bu kitapta lise sonrasındaki gençlerin sudan çıkmış balık gibi gerçek hayatta çektikleri acılar, gerçek hayatın acımasızlığı anlatılıyor, Mustafa okulu bırakmıştır, çalışarak bir yere geleceğini düşünmektedir; bir kıza aşık o...