Üçlü kamyonetle inşaat alanına gelmişti. Havada hafif bir yağmur vardı. Cemil sigara yaktı, dedi ki: "Gayretle çalışmaya devam edin çocuklar. Size yarım ekmek tavuk ve ayran aldım. Sinirleriniz bozulursa dinlenin. Sonra yeniden başlayın. Bu rezil işin kölelik olduğunu biliyorum. Şimdilik katlanın lütfen.
Bugün işlerden fırsat bulursam öğlen gelip size yemek getiririm. Tuğlaları üst katlara çekin, oda olacak bölümlere küme küme yerleştirin. Kumu, çimento ve kireç torbalarını da üst katlara çekin. Haydi aslanlarım. Size güveniyorum. Yüzümdeki umudu söndürmeyin. Kısa bir süredir beraberiz ve çalışmanızı çok beğendim. Bu ilişki hepimiz için çok güzel şeyler doğuracak."
Her nedense Fatih Cemil'i güven verici bulamıyordu.
Cemil dedi ki: "Ne o Fatih; harika bakışlarının altında ne var? Elmas kadar parlak ve ışıltılı baktığını bilmelisin."
"Şey, baştan ne kadar ücret alacağımızı hiç konuşmamıştık. Ne kadar vereceksin?"
"Hak ettinizden fazlasını. Sizi sevdim. Sizle ilgili büyük planlarım var. Bakın arkadaşlar; ben namuslu biriyim. Bu hayatta gerçekten ilerlemenin tek yolu dürüst olmaktır. Buna inanırım. Aksi hâlde canım acır, nefes alamam. İleriki zamanlarda bir şirket kuracağım. Büyük bir şans yakaladınız. İsterseniz şirketimde çalışabileceksiniz, size uyarsa. Siz tuttuğunu koparan kararlı çocuklara benziyorsunuz."
"Ne şirketi?" diye sordu Mustafa.
"Sonra açıklarım, zamanı gelince."
Cemil Mustafa'ya birkaç soru sorup Fatih'e geçti.
"Benim merak edilecek bir şeyim yok ki."
"Elbette var. Daha açık konuşayım seninle. Çalışanlarıma gerçek bir ilişki kurarım. Yürekleriyle ilgilenirim. Onların acısını ya da sevincini, aşağı yukarı hayat hikayelerini bilmek isterim. Yani ben o ruhsuz ve çalışanın kanını emen vampir patronlardan değilim. İçimdeki ses senin de harika bir yüreğe sahip olduğunu söylüyor. Ufak tefeksin; ama kartal gibi bakıyorsun. Boğayla güreşecek bir şey var sende, bir pes etmemezlik."
Fatih güldü: "Yok be abi. Bende ne gezer... İlkokul mezunu bile değilim. Okuma yazmayı kendi kendime öğrendim. Kendimi bildim bileli çalışıyorum."
"Mutlaka okumalısın. Sen çok zeki birisin bence, bakışlarından belli; üniversiteye senin gibiler gitmeli. Gidersen kesin profesör olursun. Geç değil... Neyse çocuklar, benim gitmem lazım."
izontąf
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İÇİMDEKİ SES
Romans15 yaşındaki Mustafa... Bu kitapta lise sonrasındaki gençlerin sudan çıkmış balık gibi gerçek hayatta çektikleri acılar, gerçek hayatın acımasızlığı anlatılıyor, Mustafa okulu bırakmıştır, çalışarak bir yere geleceğini düşünmektedir; bir kıza aşık o...