"Canım çay çekti. Keşke evden çaydanlık ve diğer malzemeleri getirseydim. Ateş yakar, çay yapardık kendimize. Bu yakınlarda bir ev yokmudur çay verseler bize."
Fatih güldü: "Araştırdım. Burada oturan kimse yok.
"Sen de susadın demek." dedi Fatih. "Bu ıssız yerde çay içebileceğimiz bir yer olsa ne güzel olurdu. İlerde bir yerlerde komşu bir ev yok mudur? Rica edip istesek verirler belki."
"Baktım; yok. Adam buraya neden villa yaptırıyor ki. Hiç anlamadım. Derdi ne acaba? Silah kaçakçısı olabilir. Kötü kalpli bir zengindir, cimridir. Çete lideri olabilir."
"Senin kafan da hep kötü şeylere işliyor. Paranoyak mısın nesin? Param olsa ben de burada böyle bir ev yaptırırım. Çünkü burada kafasını dinleyebilir insan."
Fatih, atıp tutuyor, aslında yoldaşlık kurmaya çabalıyordu, işi ağırdan almasından dolayı aralarındaki olumsuz elektriği yok etmek için ağzı laf yapıyordu işte. Çünkü Mustafa'dan hoşlanmıştı. Onu kaybetmek istemezdi. Onun kafasındaki düşünceleri dağıtma fırsatı yakalamaya çalışıyordu. Belki de onun da yavaş çalışmasını sağlardı.
"Ömrümüz boyunca eşek gibi çalışsak da böyle bir evimiz olmaz."
"Bu kadar umutsuz olmana gerek yok. Onu bunu bırak da
Çay içmek ne güzel olurdu şimdi!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İÇİMDEKİ SES
Romance15 yaşındaki Mustafa... Bu kitapta lise sonrasındaki gençlerin sudan çıkmış balık gibi gerçek hayatta çektikleri acılar, gerçek hayatın acımasızlığı anlatılıyor, Mustafa okulu bırakmıştır, çalışarak bir yere geleceğini düşünmektedir; bir kıza aşık o...