Selamlar, merhabalar!
Bölüm Şarkısı: Zack Hemsey - Vengeance
Keyifli Okumalar!
Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
Yalnız seni, yalnız senin gözlerini
/CemalSüreya
İncecik yüzüne çarptığı soğuk su beyaz teninden akıp giderken ellerini lavabonun açık renk mermerine yasladı ve başını kaldırıp su damlacıklarının lekelediği aynaya baktı. Tek gecede onlarca yaş almış, çökmüş ve tükenmişti sanki. İddialara göre uykusunun 7 saniyesini istila eden, sıradan bir şekerleme sırasında zihninin derinliklerini istila eden ve muhtemelen hiçbir anlam ifade etmeyen öylesine bir rüyanın etkisindeydi hala. Ense kökünden şakaklarına doğru uzanan keskin bir sızı, akşamın şu saatinde beynini talan ederek kafasını duvarlara vurma isteğiyle dolmasına sebep oluyordu.
Yine de silkelendi, kendisine gelmeye çabaladı. Mermerin altındaki tezgâhın çekmecesini açarak bir ağrı kesici aldı ve ayaklarını sürüyerek bir bardak su için mutfağa geçti. Yalnız değildi. Evinin son zamanlardaki daimi konukları mutfaktaki küçük masada sessizce akşam yemeklerini yiyorlardı. Suskunluğunu koruyarak içeri girdiğinde genç kadın, oğluna çorba içirmekte olan Sabiha başını kaldırdı ve ev sahibine bakıp usulca gülümsedi. Sonra onun zaten porselen misali beyaz teninin dahası mümkünmüşçesine solduğunu, kaşlarının huzursuzlukla çatıldığını görerek meraka düştü.
"Eyşan Hanım?" diye sormaktan alamadı kendini Sabiha. "İyi misiniz?"
Mutfak tezgâhına yaslanarak ilacını içen Eyşan önce başını salladı. "İyiyim." Dedi suyu bittiğindeyse fakat sesinden bile hissedilebiliyordu bitkin olduğu.
"Bir sorun yoktur umarım."
Çorbasını ağzının kenarlarına bulaştıran küçük oğlunun yüzünü temizleyen kadına buruk bir tebessümle baktı Eyşan. "Yok," dedi ona güven vermek için sesini güçlü tutmaya çalışarak. "Saçma sapan bir rüya gördüm sadece."
Sabiha kendinden emin bir gülüşle karşılık verdi Eyşan'a. "Rüyalar asla saçma olamazlar. Hele ki kişiyi böylesine etkilediyse... Mutlaka bir manası vardır gördüklerinizin."
"Ben böyle şeylere inanmam, biliyorsun Sabiha."
"Anlatmaya ne dersiniz?"
Eyşan kısa bir an için düşündü. Sis düşmüş gölgeli bir ormanı andıran iri, yeşil gözlerini perdeleyen kirpikleri titredi ve kaşları tereddütle çatıldı. Ne cevap vereceğini bilemese de mesleği gereği daima içinde bir merak ve şüpheyle yaşardı. En yararsız bilgiyi bile depo etmeye, zihninin bir köşesinde muhafaza etmeye öylesine alışmıştı ki bunu da öğrenmek istiyordu. Kendisine bir yararı olmayacağını bile bile hem de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UÇURUM
Romance05.10.18 Wattys Ödülleri 2018 Kazananı - Modernistler Kategorisi *** Bir varmış bir yokmuş diye başlamadı bu hikâye. Onlar hep vardılar ve oyuna yeni kurallar koydular. Tozpembe rüyalar görmediler, kâbuslarında canavarlarla savaştılar. Çiçekler açma...