Güzel Günler!
Bölüm Şarkısı: Sam Smith - Writing's On The Wall
Keyifli Okumalar!
Gözleri çok fazla
Çok fazla derin
Her şeyi ezberletecekmiş gibi zora koşuyor
Oysa ezberleyecek hiç vakit/İsmetÖzel
Kimse göründüğü gibi değildi bu dünyada. Gürültülü kaldırımları aşındırırken attığınız her adımda birbirinden başka binlerce ruha çarpardınız. Hepsi bir diğerine benzerdi tüm yabancı suretlerin, tüm bakışlar aynı gelirdi insanın aklına ancak gözle görülemeyecek şeyler vardı yeryüzünde. Gözlere değmeyen yangınlar, elle tutulamayan yaralar, kulaklara ilişmesi imkânsız fırtınalar gizliydi insanların içinde. Pas içindeki dünya, çürümüş ruhlarını iyileştirmeye çabalayan milyonlarca bitap insanla çevriliydi de hiçbir göz onları görmeye muktedir değildi.
Eyşan, sessizlik içinde yerinde oturmuş suyundan küçük yudumlar alıp dışarıdan ilgili, içeriden ilgisiz bakışlarla davet salonunu izlerken bunları düşünüyordu. Onu böylesi derin şeyler düşünmeye sevk edense yine sessizliğiyle kucaklaşmış bir halde yanında oturan o puslu adamdan başkası değildi.
Mızrap'ın Kızıltan'ın dudaklarından olağan bir edayla, tekdüze bir sesle düşen o itiraf Eyşan'ın tam kalbinin orta yerine bir kıvılcım misali düşmüştü. Bir yangın baş göstermişti arsızca şehrin bir yerinde, yağmur olup kadının aklının saklı odalarına düşmüş ve onları aydınlığa eriştirmişti sanki. O saniyeden sonrasında düşünecek, odaklanacak hiçbir şey bulamamıştı kendine.
Aralarında gittikçe büyüyen, elle tutulacak derecede varlığa bürünen sessizlikse hiç yardımcı olmuyordu genç kadına. Dönse bir şey söylemek için, adamın gözlerinin buğusunda tav olmaktan çekiniyordu. Dönse ve bir şey söylese, söyledikleri bir ok olup ona geri dönecek diye korkuyordu. Dönse... Dönmesi mümkün değildi ki o adamın bunca görkemli kirpikleri olduğu müddetçe.
"Dans edelim mi?"
Kulaklarına arsızca sızan sese yarenlik eden ılık bir nefes usulca teninde süzülüp, gerdanından göğüs kafesine sokulduğunda ürpererek olduğu yerde sıçradı Eyşan. Kaburgalarına düşen kimliksiz kütlenin varlığını sorgulamaya lüzum görmeden, o kütlenin iki dudak arasından süzülen bir katre nefes olduğunu bilerek, başını çevirdiğinde adamı, onun safir gözlerindeki küçük lekeleri tek tek aklına kazıyabileceği kadar yakınında buldu kadın. Nefes almaya fırsatı bile olmadan aldığı son nefesi sol köşesine hapsetti sükûnetle.
Saniyeler geçti Eyşan'ın, Mızrap Kızıltan'ın gözlerine düşüşünün üzerinden. Adamın gözleri saniye saniye renk değiştirdi. O bir kar tanesi kadar parlak ve berrak gözler adım adım geceye döndü, geceyi bile önünde diz çöktürecek kadar koyu bir laciverte büründü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UÇURUM
Romance05.10.18 Wattys Ödülleri 2018 Kazananı - Modernistler Kategorisi *** Bir varmış bir yokmuş diye başlamadı bu hikâye. Onlar hep vardılar ve oyuna yeni kurallar koydular. Tozpembe rüyalar görmediler, kâbuslarında canavarlarla savaştılar. Çiçekler açma...