Merhaba!
Bölüm Şarkısı: Ursine Vulpine ft. Annaca - Wicked Game
Keyifli Okumalar!
Beni bunca saracak ne vardı?
Kanıma girecek
Gözbebeklerime oturacak
Bir senfoni gibi kulaklarımdan eksilmeyecek
Ne vardı?
Hiç karşıma çıkmasaydın
Bu kör olası gözler görmeseydi seni
Ne vardı?/ÜmitYaşarOğuzcan
Gecenin en kör saatinde, kan ter içinde sıçradı yatağında Eyşan. Derin bir nefesle ciğerlerini ödüllendirirken, sertçe kabaran göğsüne yasladı elini. Gördüğü ve hatırlamadığı rüyanın etkisiyle, karanlık odanın gölgelerinde dolaştı nefes nefese titreyen gözleri. Aklı can pazarı gibi feryat figan, mahkûmiyetinde deli bir ritim tutturan kalbi ürkekti. Rüyasında ya da onu bunca sarsan kâbusunda her ne gördüyse, başrolünü kimin paylaştığını bilmenin bilincinde gözlerini yumdu sıkı sıkıya. Göğsünün ortasına bir kaya düşmüş gibi hissediyordu. Göğsünün ortasında, bir ozanın sazı kırılmış gibi acılıydı içi.
Mızrap.
Bir rüyanın, bir sanrının içinde bile onu görmüş olmak Eyşan'ı bunca sarsmamalıydı. Bu adam böylesine pervasızca zihnine sızmamalıydı. Kalbini sisine, pusuna bulamamalıydı. Eyşan buna izin verecek kadar, uykularını bile ona sermaye edecek kadar zayıf olmamalıydı. Olamazdı.
Bacaklarını kendine çekti, sırtını yatağın başlığına yaslayarak bakışlarını pencereden dışarıya çevirdi. İstanbul'un gece karası göğünü, yağmur bulutları sarmıştı. Eyşan'ın içi, İstanbul gecesinden bile karanlıktı. İstanbul karanlıktı. Eyşan'ın rüyalarında gördüğü adam, İstanbul'dan bile karanlıktı. Mızrap Kızıltan, dünyanın tüm gecelerinden daha zifiri bir siyahtı.
Zamansız bir ağlama ihtiyacıyla doldu içi. Öyle derinden bir nefes aldı ki, gecenin tüm karanlığı içine doldu sanki. Kalbini açıp baksa, göreceklerinden korktu. Kalbini açıp baksa, yine orada Mızrap'a rastlamaktan olağanca dehşetiyle korktu. Kalbini açsa, kendiyle karşı karşıya kalacağını biliyordu. En çok bundan korktu.
Son bir haftası, alabildiğine Mızrap'ın mavisine boyanmıştı. Mızrap Kızıltan, hiç olmadık bir yerden Eyşan'ın hayatına el sürmüştü. Çenesini dizlerine yaslarken, gözlerini ağırca yumdu. Mızrap'la dolup taşan koskoca bir hafta, adamın yokluğuna bulandığı en yakıcı zamanda karşısına dikildi. Her bir anını tek tek gözden geçirirken, korkuyordu. Ama kendine engel olmadı. Korkmanın en yanlış kaçış seçeneği olduğunu, çok genç yaşında öğrenmek zorunda kalmıştı.
Mızrap'ın tüm ışıltısına rağmen gece denizinin kumaşından örülmüş gözlerini anımsadı. Allah için; çok güzellerdir. Kıvrımlı kara kirpiklerinin üstüne düşürdüğü gölgelerle birlikte daha gizemli, daha merak uyandırıcı oluyorlardı. Eyşan o karanlık denize dalsa, sağ çıkamazdı. Sanki yaratırken onu; bu adamın gözleri mavi olsun demişlerdi. Ama öyle böyle değil, ne gündüz olsun ne gece. Ne mavi olsun, ne lacivert. Öyle bir yere sıkışmış olsun ki gözlerinin mavisi, denize benzetsek eğreti dursun, göğe benzetsek gökyüzü el çeksin. Gece desek dolunayı kırsın, gündüz desek güneşi küstürsün. Öyle bir mavi olsun ki bu adamın gözleri, baktıkça kaybolsun insanlar. Öyle bir mavi olsun ki, yanına en çok siyah yakışsın. Öyle derinden bir mavi verelim ki bu adamın gözlerine, bakan teslim olsun. Bakan, karanlık denizinde çırpınarak boğulsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UÇURUM
Romance05.10.18 Wattys Ödülleri 2018 Kazananı - Modernistler Kategorisi *** Bir varmış bir yokmuş diye başlamadı bu hikâye. Onlar hep vardılar ve oyuna yeni kurallar koydular. Tozpembe rüyalar görmediler, kâbuslarında canavarlarla savaştılar. Çiçekler açma...