Merhaba!
Bölüm Şarkısı: Extreme Music - This Is For The Fallen (Epic Vocal Rock)
Keyifli Okumalar!
Gözlerine hizaladığı dürbünü indirip sol kolunu mesken tutmuş antika saatine baktığında, bir kış gününün erkenden karanlığa kesen saatlerinin ilk deminde olduklarını gördü Ali. Şehrin hem çok dışında hem de oldukça yüksek ve ıssız bir noktasında oldukları için merkeze kıyasla hava çok daha soğuktu. Üstüne üstlük ince ince yağan kadar da pek sevimli değildi Ali için, ancak az sonra kopacak şenliğin hatırına bu soğuğa karşı dişini sıkmaktan da gocunduğu söylenemezdi. Biraz sonra herkes epey ısınacaktı zira Mızrap Kızıltan ava çıktığında ortalık mahşer yerine dönerdi.
Vücudunu hafifçe döndürüp omzunun üzerinden hemen arkasına baktı. İki metre kadar ötesindeydi mahşerin fitilini ateşleyecek olan o adam. Ancak Ali'nin bulunduğu noktadan gözüne yansıyan manzara bir sarhoşun görüntüsünden farksızdı. Mızrap, asker yeşili Jeep Wrangler aracının kaputuna uzanmış, bir bacağını da diğerinin üzerine atmış sigarasını tüttürürken bir yandan da üzerine düşen kar tanelerini izliyordu.
Şüphesiz ki Mızrap'ın ruh hali ve psikolojisi gün geçtikçe daha da kötüye gidiyordu. Ali, onun sıradan koşullarda da normal bir adam olmadığının farkındaydı ama Mızrap'ı hiç böylesine kendinden geçmiş ve pervasız gördüğü de olmamıştı. Hem çok ciddi ve agresifti, özellikle Mümtaz'ı avlamak konusunda, hem de her an silahını çıkarıp kafasına sıkacakmışçasına boş vermiş gibiydi.
Mızrap Kızıltan'ın hayatta kalmaya meyilli bir adam olmadığı aşikârdı. Ali bunu hep biliyordu, en başından beri. Öte yandan inatçı ve vahşi bir adam olduğu da su götürmez bir gerçekti. Hayatta kalmasının tek sebebi ise; kaderi onu alaşağı etmeye çalıştıkça hırslanmış olmasıydı. Birileri ya da bir şeyler o ölsün diye çabaladıkça Mızrap, kaderinin akışına boyun eğmektense inatla ve hırsla ayakta kalmak için çabalamıştı. Ve şimdi hayattaydı, hem de başından geçen onca badirenin ardından.
Fakat Ali artık emin değildi Mızrap'tan. Onun hayatta kalmak için canını dişine takarak mücadele edeceğine dair şüphesiz duruşu zedelenmişti. Mızrap, Ali'yi korkutuyordu. Ali, Mızrap'ın bir deliliğin peşinde sürüklenmesinden endişeleniyordu.
"Hey!" diye seslendi ona, duygularını ve düşüncelerini aşikâr etmeyen alaycı bir sesle. "Ayık mısın efendimiz?"
Mızrap uzandığı yerde doğruldu ancak aracın kaputundan inmeden sigarasından derin bir nefes çekti. "Ne oldu?"
"Kendinde misin?"
"Kendimdeyim." diyen Mızrap mekanik bir ifadeyle sorusunu yineledi. "Ne oldu?"
Ali inatla aralarındaki gizli münakaşayı sürdürdü. "Kulaklığını taktın mı?"
Mızrap bıkkınca boynundan sarkan kabloyu tuttu, ucundaki kulaklığı kulağına taktı. "Ses, 1,2."
"Hoş geldin abilerin kralı!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UÇURUM
Romance05.10.18 Wattys Ödülleri 2018 Kazananı - Modernistler Kategorisi *** Bir varmış bir yokmuş diye başlamadı bu hikâye. Onlar hep vardılar ve oyuna yeni kurallar koydular. Tozpembe rüyalar görmediler, kâbuslarında canavarlarla savaştılar. Çiçekler açma...