-28- I

5.9K 436 143
                                    

Merhabalar!

Bölüm Şarkısı: Ólafur Arnalds - Only The Winds

Keyifli Okumalar!

İnsanlar çatlamış bir ayna ya da kırılmış bir cam gibiydiler

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İnsanlar çatlamış bir ayna ya da kırılmış bir cam gibiydiler. Bir ayna çatlarsa yerine yenisini koyabilirdiniz ancak anılar o yaralı aynayla birlikte tarih olurdu. Bir cam kırılırsa yerini yenisini takabilirdiniz ancak manzaralar o viran camla birlikte yok olurdu.

Bir insanın ruhu çatlarsa, yaralarının izi kalırdı, bir daha asla eskisi gibi pürüzsüz olamazdı. Ruh çatlarsa, yerine yenisini de koyamazdınız çünkü içinde benliğinizi biriktirirdiniz.

Ve bir insanın gözleri kırılırsa, dağılırdı bakışları, bir daha eskisi gibi göremezdi hiçbir manzarayı. Kırılmış gözlerin yerine yenilerini bulamazdınız, zira insanlar bakışlarıyla vardı. Bakışlar ve ruh, insan bütünlüğünün elzemiydi.

Eyşan uykusunun derin sularında yüzerken gözlerinin kırıldığı o tarihe sürüklendi.

Uyurken yirmi dokuz yaşında genç ve güzel bir kadındı. Gözlerini araladığında ise yirmi bir sene geriye savrulmuştu, sekiz yaşında küçücük bir kız çocuğuydu. Üzerinde pileli okul eteği ve en sevdiği yeşil kabanı vardı. Siyah çizmeler geçirdiği küçük ayakları bastığı zemini sarmış beyaz kar tabakasının üzerinde boyuna ve yaşına yaraşır emareler bırakıyordu, Eyşan adımlarını izliyordu.

Asla unutamadığı ancak yıllardır rüyalarını istila eden bir anının pençesinde olduğundan habersizdi, küçük elini sıkıca tutmuş iri bir elin himayesinde ve sıcaklığında okul yolunda yürüyordu.

Başını kaldırıp yanında yürüyen gence baktı, birbirinin tıpkısı olan kara kirpikli yeşil gözleri çakıştığında ikisi de gülümsedi. Birkan öylesine gerçek ve canlıydı, Eyşan ise öylesine küçük ve masumdu ki; bunun solmayan bir zamanın koynunda kıvranan ve en acı verici anısından doğan kâbusu olabileceğine ihtimal bile veremezdi.

Oysa o gün Eyşan kadar küçük bir çocuk için bile oldukça sıradan başlamıştı lakin o kadar sıradan bitmeyecekti.

Okul yolunda ilerlerken Birkan daima Eyşan'a derslerine dair öğütler verirdi, kız kardeşi can kulağıyla onu dinlerdi. Birkan yine bir şeyler mırıldanıyor, Eyşan onun dudaklarının kıpırdanışını, kirpiklerinin titreyişini, sesiyle birlikte ağzından firar eden nefesin soğuk havada bıraktığı beyaz dumanı izliyordu. Onun söylediklerini ve anlattıklarını, kız kardeşini önemseyerek verdiği önerileri aklının yettiğince dinliyor ve zihninin bir köşesine not alıyordu. O gün matematik sınavı vardı, Birkan bir gece boyunca Eyşan'ı o sınava hazırlamıştı ancak vazgeçmeden ona bir şeyler anlatmaya devam ediyordu.

Eyşan'ın o yaşında bile sayısal derslerle arası yoktu ancak Birkan onun tam tersine rakamlarla sarmaş dolaştı. Küçücük bir kız çocuğuydu Eyşan; o gün, o yolda aslında okula gittiklerini sanırken lakin bir sona doğru yürürlerken abisini dinliyor ve içinden kendi kendine söz veriyordu.

UÇURUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin