Merhaba!
Bölüm Şarkısı: Ozbi Feat. Gülce Duru - Olmazlara Yandım
Instagram: matildanindefteri /matildaesteban
Spotify: Matilda Esteban
Askfm: matildaesteban
SINIR 250 OY VE 400 YORUM.
Buraya bir siyah kalp ya da pırlanta bırakırsanız gelecek bölüme ithaf seçeceğim.
Bölümü okuduğunuz tarih ve saati yazmayı unutmayın!
Keyifli Okumalar!
"Haber yok abi."
Dişlerini ölümcül bir kuvvetle birbirine kenetleyen Mızrap burnundan soluyarak gözlerini yumdu ve başını geriye doğru attı. Ah, çıldırmasına ramak kalmıştı. Başını belli belirsiz iki minik hareketle sağa ve sola oynattığında boynundan insanın içini sızlatan ince çıtırdama sesleri yükseldi. Yay misali gerilirken çenesi, kapalıyken gözleri ve başı geriye doğru atılıyken bile ne kadar ürpertici göründüğünden haberi yok gibiydi. Az sonra Sur'a üflemeye hazırlanıyor, bunun için ciğerlerine nefes topluyor, içine kıyameti sığdırabileceği bir oyuk deliyordu sanki. Az sonra çıplak elle onlarca insanı öldürebilecek gibi. Özetle tüm sakinliğine rağmen sabrı tükenmiş ve öfkeliydi.
Mümtaz'ı süründüre süründüre öldürse içindeki öfkenin ateşi küle dönmezdi.
"Ben ne demiştim..." Bu bir soru cümlesi değildi. Başını kaldırıp aralanmış, ölüm sakinliği çöreklenmiş gözlerini Ali'ye çevirdi. "O herifi ucunda ölüm olsa da bulun, ben aramak zorunda kalırsam bu şehirde taş üstünde taş bırakmam demiştim."
Günlerden Perşembe, aylardan Aralık'tı. Mümtaz Duranoğlu'yla yüz yüze geldiği, ona karşı yenildiği, adamlarını onun peşine taktığı ancak yeniden izini kaybettiği günden, o lanet olasıca Pazar gecesinden bu yana sadece dört gün geçmişti. Elbette o dört günde pek çok şey değişmişti. Mesela Eyşan tüm yörüngesini Mızrap'a çevirmiş, gözlerini onun gözlerine ilmeklemiş, kalbini onun kalbinin yanına iliştirmişti. Eyşan Mızrap'a gelmişti. Ancak bu hiçbir şeyi iyi ve güzel yapmaya, bu Eyşan'ı güvende tutmaya, bu Ömer'i ve annesini koruyup kollamaya, bu Mızrap'ın başına yıkılan evinin o kırık pencerelerini onarmaya, bu Mızrap'ın içinde harlandıkça harlanan kini söndürmeye ne muktedir ne de kâfi değildi. Mızrap'ın içi Mümtaz Duranoğlu'nu önce süründürüp sonra öldürmeden serinlemeyecekti.
Tabii bulabilirse... Mızrap istediği adamı istediği yerde bulabilecek kudrete sahipti. Zira İstanbul perde arkasında onun hükmünde, onun hâkimiyetindeydi. Mimlenmiş biri o istemedikçe bu şehirden dışarı adımını atamaz, kaçamaz, Mızrap Kızıltan'ın kanunlarından ve gazabından kurtulamazdı. Mümtaz da hâlâ bu şehrin bir yerlerinde, bir deliğindeydi ancak planlarını güzel kurmuş olmalıydı, saklanacak yerlerini, gözlerden uzak çizdiği yolunu iyi belirlemişti, karda yürüyor ancak izini belli etmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UÇURUM
Romance05.10.18 Wattys Ödülleri 2018 Kazananı - Modernistler Kategorisi *** Bir varmış bir yokmuş diye başlamadı bu hikâye. Onlar hep vardılar ve oyuna yeni kurallar koydular. Tozpembe rüyalar görmediler, kâbuslarında canavarlarla savaştılar. Çiçekler açma...