-35-

4.8K 357 75
                                    

Merhaba!

Bölüm Şarkısı: Mattia Cupelli - Ink

Keyifli Okumalar!

Mevsimin en sancılı günleriydi ve İstanbul'un büyük bir bölümü gibi Eyşan'ın yaşadığı site de ince bir kar tabakasıyla örtülmüştü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Mevsimin en sancılı günleriydi ve İstanbul'un büyük bir bölümü gibi Eyşan'ın yaşadığı site de ince bir kar tabakasıyla örtülmüştü. Hava keskin bir ayazla gözdağı veriyor, insanların yüzlerine bıçak misali darbeler indiriyordu. Yeryüzünün tüm beyazına inat gökyüzü ise bir o kadar karanlık ve kasvetliydi. Eyşan apartmandan çıktığında istemsizce ellerini kabanının ceplerine sıkıştırma ihtiyacı hissetti. Soğuk havaları sevse bile hastalanma riskini göze alamazdı.

Nihayetinde Gözde ile konuştuktan sonra oldukça kısa bir süre düşünmüş ve kendine fikrini değiştirme fırsatı tanımadan tatilinin son günlerini Ankara'da geçirme kararı almıştı. Son zamanlarda sallantıda olan ruh hali için riskli bir karar olmasına rağmen Eyşan, bu seçeneği değerlendirmek istemişti. Belki de sandığı kadar kötü geçmez, İstanbul'dan ve İstanbul'un karmaşasından kurtulmak biraz iyi olabilirdi. Öyle olmasını umuyordu.

Yola çıkmadan önce dışarı çıkmasının sebebi ise Mızrap tarafından peşine takılan çocuklara bu durumu haber vermekti. Her ne kadar ondan uzaklaşmaya ve bir daha görüşmemeye karar vermiş olsa da bir süre için, en azından Sabiha'nın davası görülüp Mümtaz Duranoğlu tutuklanana kadar Mızrap'ın güvenlik tedbirlerine uymaya devam edecekti. Tüm bunlar son bulduğundaysa Mızrap'la arasındaki o incecik bağ da kopacaktı ve bir daha görüşmeyeceklerdi.

Bunu düşünmek, bir daha Mızrap'ı görmeyeceğini kendi kendine hatırlamak bile içini sızlatıyordu. Aldığı tüm kararlara ve Mızrap'ın bu kararlara duyduğu saygıya rağmen her an telefonu çalacak ve adamın görkemli ismi ekranında belirecek ya da ansızın karşısına çıkacak gibi geliyordu. İşin aslı bunlardan herhangi biri gerçek olsa asla şaşırmazdı. İçten içe Mızrap'ın her an böyle bir hamle yapmasını bekliyordu.

Derince bir iç çekti, nefesini serbest bırakırken serin hava yüzünden aralık dudaklarından ince bir duman süzülüverdi. Mevsim serindi ancak elbet bir gün yaz gelecek, karlar eriyecek ve güneş o yakıcı varlığıyla dünyayı ısıtacaktı. Eyşan zaman zaman içinde yıllardır hüküm süren kışın ne vakit son bulacağını ve göğsünün orta yerinde çiçekler açtıran bir ilkbaharın onu ziyaret edeceğini merak ediyordu. Hiç gelmeyeceğini biliyordu. Kış, ayaz ve kar... Bu üçü Eyşan'ın göğsünde mühürdü, açılması mümkün değildi. Eyşan'ın mevsimi asla değişmezdi, değişmeyecekti. Dünya dört mevsimi yaşarken Eyşan daima tek bir mevsime tutuklu kalacaktı. Kışa; en çok kayıp verdiği mevsime.

Ağır adımlarla sitenin dışına doğru yürüdü, büyük kapıdan çıkarken kulübedeki güvenlik görevlilerine başıyla selam verdi. Siteden çıkıp sola döndü ve bir süre daha yürüdü. Çok geçmeden hemen ilerisinde pusu kurmuş sıradan aracı ve kaputun etrafında toplanmış sigara içen gençleri fark ederek adımlarını hızlandırdı. Gençlerin arasındaysa onu ilk fark eden Kadir oldu. Eyşan'ın onlara yaklaşmakta olduğunu fark ettiğinde tedirginlik ve telaş içinde elindeki sigarayı karla kaplı zemine atıp adeta nizami duruşa geçti, diğerlerini de kendine ortak etti.

UÇURUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin