Efendinin Öyküsü - V

3.5K 270 205
                                    

Merhaba!

Bölüm Şarkısı: Goblin Various Artist - Dark Walk

Instagram: matildanindefteri/matildaesteban

Spotify: Matilda Esteban / Uçurum

Askfm: matildaesteban

İthafları yorumlardan seçiyorum! Yorumlarınızı heyecanla bekliyorum!

Keyifli Okumalar!

Mızrap başını sağ tarafına çevirdi, yanında oturan kıza baktı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Mızrap başını sağ tarafına çevirdi, yanında oturan kıza baktı. Kız da bağdaş kurmuş, karşısında oturdukları beton duvara bakıyordu. Başını sağ omzuna eğmiş, yeşili yeşilliğiyle sınayan gözlerini duvara tebeşirle karalanmış resme dikmiş dikkatle inceliyordu. Hafifçe aralandığı için tavşan dişlerini ortaya seren pembe dudaklarının kenarlarında incecik bir tebessüm, bir gülümsemeyle çiçek açabilmek için hazır ola geçmiş bekliyordu.

Onun bir adı vardı. Mızrap ona bir lakap da vermişti. Ve çok güzeldi. Bir yağmur damlası gibi güzeldi. Gecenin güne döndüğü tan vakti gibi güzeldi. Yere düşen ilk kar, kışın ilk günü gibi güzeldi. Penceresiz, gri dört duvar arasında bile güneş gibi parlayabilecek kadar güzeldi. Ancak Mızrap ona ne adıyla ne lakabıyla ne de güzelliğiyle seslenmek istemiyordu. Sanki kız bir hayaldi, az sonra tek nefeste buharlaşarak kaybolup gidecekti. Duvara mümkün olduğunca düzgün bir şekilde çizilmeye çalışılmış resimler topluluğuna bakarken hevesle, gözleri sanki tabiat harikası bir rüya âlemiydi. Mızrap daha öncesinde hiç böyle yeşil gözler görmemişti. Ama kıza yine de lakabıyla seslenemedi, kızdan hiç Yeşil diye bahsedemedi. Bu kızın bir ismi, bir sıfatı, bir eşkâli olmamalı gibiydi. Sanki gerçek değildi. Sanki az sonra sırtı titreyecek, beyaz kanatları tüm görkemiyle iki yana açılıverecekti. Gerçek olmayan birinin bir kimliği de olmamalıydı. Kimliği olanların anıları, hatıraları olurdu. Kız gittiğinde, hayal gibi kaybolup gittiğinde arkasında ne bir anı ne de bir hatıra bırakmamalıydı. Mızrap bırakmasın istedi.

Yine de gitmiş, birkaç renkli tebeşir bulmuş, gelmiş ve duvara bir sürü resim çizmişti. Sırf uyandığında resimleri gören kızın yüzünde böyle bir gülümseme belirsin diye.

Şimdi kızın duvara bakan beyaz çehresini izlerken, kendini ilk kez bu kadar gururlu hissediyordu Mızrap. Başarısıyla dünyayı değiştirmemişti belki, ama kızın gözlerindeki o mahzun bakışın yerini umuda bıraktığını görmeyi bile dünyayı değiştirmeye yeğleyebilirdi. O tebeşirleri ararken, bulurken, gelip de duvara resimler çizerken sonucunu her an daha büyük bir hevesle merak etmişti. Hem kızın çok mutlu olabileceğini hem de suratını asıp yine köşesine çekilebileceğini düşünmüştü. Ancak kız, Yeşil, belli ki küçücük şeylerle mutlu olabiliyordu çünkü saniyeler aktıkça dudaklarını saran tebessümü gittikçe genişliyordu. Tomurcukken kat kat açılan bir gül gibi aralanıyordu kızıl pembe dudakları.

Kız rüya gibiydi. Oysa Mızrap hiç rüya görmezdi.

"Sen mi çizdin bunları?"

UÇURUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin