Merhaba!
Bölüm Şarkısı: Ahmet Aslan - Susarak Özlüyorum
Keyifli Okumalar!
Yer yer gölgeli dalgalı saçlar...
Dokunduğu tene cehennem eller...
Ömre vebal kat kat yeşil gözler...
Hepsi Eyşan. Mızrap'ın gördüğü her suret Eyşan'ın hayalinden ibaret. Mızrap'ın masasının başköşesinde Eyşan'ın donmuş tebessümü. Mızrap'ın alev almış mavi gözleri şimdiden Eyşan'ın yağmur damlası gözlerinden bir damlaya hasret.
Yine de göğsüne kurşun gibi saplanmış hasrete inat, Eyşan'ın bir fotoğraf karesine sıkıştırılmış suretine bakmak, Mızrap'ın göğsündeki çorak cehennemin ortasında dört başı mamur fidanlar filizlendiriyordu. Sevdası Eyşan'aydı. Hasreti Eyşan'aydı. Omzundaki somut yara da göğsünün ortasındaki soyut yara da Eyşan'dandı. Bunun aksine Mızrap için Eyşan'ın onun yanındaki yokluğuna rağmen uzakta bir yerlerde nefes almaya devam ettiğini bilmek bile yeterliydi.
Eyşan... İsmiyle yaşayan, isminin şöhretini baştan ayağa zırh misali kuşanan Eyşan. Ah be Eyşan! Mızrap'ın dilinde bir ah'ı diğerine bağlayan yegâne kadın, Eyşan. Şanlı güzel, şanı güzelliğinden.
"Aşk ve sevdayı aynı kefeye koyar, ikisinden birini tanımamış olanlar..."
Aniden kulağını çınlatan ses üzerine irkilerek başını kaldıran Mızrap, hemen karşısında oturan yaşlı adamla göz göze geldi. Galip baba ardına katık ettiği rakısı ve iki bardakla masanın diğer ucunda, kim bilir ne zamandır Mızrap'ı izlemekteydi.
"Ama aslında bilmezler." Sözlerine sukutla devam etti. "Aşk ve sevda birbirinden çok farklıdır. Aşk can yakar, sevda can alır. Aşk, ince bir urgan gibi dolanır insanın bileğine, kesip atmanın bir yolunu elbet bulursun. Sevda prangadır, kilidini açacak anahtarın yoksa kabrinde bile kurtulamazsın. Aşkın pencerelerinden gönlünden geçen en güzel manzarayı seyredebilirsin, sevdaysa penceresiz dört duvar arasıdır." Mızrap'ın önünde duran fotoğrafa baktı, buruk bir tebessüm ışıldadı yorgun dudaklarında. "Âşık adam değil, sevdalı adam sevdiğinin fotoğraflarıyla avunur. Çünkü aşk masaldır çocuk. Sevda ise efsane." Galip baba şişeyi eline aldı, önce kendi bardağına ardından Mızrap'ın bardağına iç yakan rakıyı doldurdu. "Masalların sonunda; onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine derler. Efsanelerin sonunda; onlar kavuşamadı bu diyarda, darısı öteki diyarın başına derler."
Mızrap bardağının dibinde parlayan rakıyı tek yudumda içti. Alkol genzinden yakarak geçerken yüzünü acıyla buruşturup bardağını sertçe masaya bıraktı ve Galip babaya baktı. "O zaman... Eyşan'a sevdalı mıyım ben?"
"Onu ben değil, sen bileceksin çocuk." dedi adam, acımasızca omuz silkerek. "Yanmıyorsan eğer göğsündeki ateşten, sevdalıyım diyemezsin. Bir damlasıyla serinlemeyi hayal etmiyorsan, sevdadan bahsedemezsin. Gelmeyeceğini bile bile yolunu gözlemiyorsan, sen sevdalı değilsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UÇURUM
Romance05.10.18 Wattys Ödülleri 2018 Kazananı - Modernistler Kategorisi *** Bir varmış bir yokmuş diye başlamadı bu hikâye. Onlar hep vardılar ve oyuna yeni kurallar koydular. Tozpembe rüyalar görmediler, kâbuslarında canavarlarla savaştılar. Çiçekler açma...