Bizler kararlarımızla var oluyorduk. Bir açıdan da mutlu ya da mutsuz olmak da bizim kararımızdı. İnsan, kendi kaderini kendi yazıyordu ancak önemli olan bu noktada, kararımızı kimin için ya da ne için verdiğimizdi. Mesela mutsuzluğu seçiyorsak buna değer miydi? Evet değerdi. En azından benim seçtiğim mutsuzluk buna değerdi. On yıl önce beni mutlu edecek birçok şeyi kaybetmiştim. Yanımda kalanlardan biri ailemdi. Bir diğeri ise vicdanım. Neyse ki vampire dönüşürken diğerleri gibi canavara dönüşmemiş, duygularımı da yok etmemiştim. Beni mutsuz edecek bir anlaşmaya imzamı atmıştım ama bunun sayesinde ailem mutlu olacaktı. Buna değerdi, değmeliydi.
Anlaşmayı imzalayalı iki gün olmuştu. Bay B rh negatifin, pardon Keven'ın evinden çıkarken bozulan telefonum arada bir kapanmaya devam ediyordu. Daha doğrusu açılığı nadir zamanlar vardı ki bu anlardan birinde durumu Keven'a bildirmiştim. Kaçmak istesem de ben bir korkak değildim, yalancı da. Yapacağım dediğim şeyi yapardım. Bu anlaşmaya da mecbur uyacaktım.
Adımlarımı sıklaştırıp kendimi Temmuz güneşinden korumaya çalıştım. Düzensiz mesai saatleriyle başım beladaydı. İşten çıkmış eve giderken güneş tepede bana inatla sırıtıyordu. Koluma taktığım çantamdan telefonumu çıkardım. İşe giderken kapanmış ve bir daha açılmamıştı. Şimdi de açılmamakta ısrar ediyordu. Sinirlenmiştim evet ama bu telefon bana çok bile dayanmıştı. Bir teknoloji katilinin elinde altı yıl hayat sürmüştü. Dile kolay!
Nihayet eve vardığımda Hailey tüm titizliğiyle evi topluyordu. Dikkat çekmek istediğim nokta Hailey'in titizlikle ev temizlemesiydi. Birincisi Hailey ev temizlemezdi, ikincisi ise titizlik kavramına kutup ayılarının Afrika'ya olduğu kadar uzak olmasıydı. Gözlerimin yaşarmasına engel olamamıştım. Demek ki insanlara biraz ters davranmak işe yarıyordu. Bunu vicdanıma kocaman harflerle ilettikten sonra Hailey'in yeni düzeltmiş olduğunu anladığım koltuğa çantamı attım ve mutfağa geçtim. Gözlerimi yaşartan bir diğer noktaysa en son içinde iki torba kandan ve bir kibrit kutusu büyüklüğündeki peynirden başka bir şey olmayan dolabın tıklım tıklım dolu olmasıydı. Kaşlarım çatılırken arkamı dönüp en pespaye haliyle yerleri silmekte olan Hailey'e baktım. Evi yeni temizlemiş olabilirdim ancak bu manzarayı her zaman görmüyordum. Bu yüzden ona engel olmayacak ve büyük bir keyifle onu izleyecektim. Özel zamanlar için sakladığım A rh negatif kanı kocaman bir bardağa doldurup az önce çantamı attığım krem rengi koltuğa oturdum. Keyifle kanı yudumlarken Hailey'i izliyordum.
"Sirkte aslan izlemiyorsun Amber. Bana öyle bakmayı kes."
"Ah, sirkte hayvanları izlemekten asla zevk almam Hailey, inan bana. Ama seni şu halde görmek! İzin verirsen manzaramın tadını çıkarmak ve bu günü tarihe altın harflerle kazımak istiyorum."
Cevabım karşısında sinirle başını sağa sola salladı ve odaya geçti. İşte benim keyfimde bu kadardı. Üstelik özel anlar için sakladığım kandan sadece iki yudum almıştım. Boşa gitmişti resmen! Ben üzüntüyle bardağı önümdeki sehpaya bırakıp, yerime iyice sinerken Hailey elinde bir kutuyla yanıma geldi. Meraklı bakışlarım koyu kırmızı kadife kutudaydı. İçime dolan heyecana engel olamıyordum.
"Bu kutu sana." diyerek elime uzattı kutuyu. Gözlerim şaşkınlıkla irileşirken kutuyu salladım. Ancak içinden ses falan gelmiyordu. Ah, zeki ben! Neden merakımı bastırmak için açıp kutuya bakmıyordum ki! İlla kendime bir gerilim, bir gizem hali yaratacaktım.
"Ne yalan söyleyeyim kutu gelince korktum ben. Böyle siyahlar içinde kır saçlı bir adam getirdi kutuyu. Şu filmlerdeki karizmatik, yaşlı mafya adamları var ya aynı onlara benziyordu. Hani saftirik bir şey olsan adamın atmış yaşında olduğunu anlamazsın. O derece hoştu ama dedim ya mafya babalarına da benziyordu. Çok ürkütü-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK TOPUK ANLAŞMASI
FantasyVampir #7 / 25.12.2017 Prens, ayakkabıyı kızın ayağına geçirdiğinde aradığı kızı bulduğu için sevinmişti. Ancak bu sevinç ne yazık ki uzun sürmedi. Ayakkabının topuğu kırılmıştı! Prens dişlerini sıkıp mırıldandı. "Bu kız uğursuz!" * Ben uğursuz deği...