17-*

2K 208 44
                                    

Multimedya: Bayan Çürük Et Kokusu 

-*

Bugün sınava girecek canlarım, Allah kolaylık versin hepinize. Kendinize güvenin, yapabilirsiniz. Bunun sadece bir sınav olduğunu ve dünyanın sonu olduğunu unutmayın. Sonuç ne olursa olsun insanlar sizi sevmeye devam edecek. Kendinize iyi bakın, şimdiden başarılar. Seviliyorsunuz :*


Kulaklarımda tren düdüğü yankılanıyordu. Ses kıs bir ara verdikten sonra kulak zarımın çeperlerine çarpıp tekrar beynime ulaşıyordu. Bazen beynimden nefret ediyordum. Güzelim anımın içinde bu tren düdüğünü ancak benim bilinçaltımın ürünü olabilirdi zaten. Gördüğüm o güzel yeşilliğin ve Keven ile yüzdüğüm masmavi denizin rüya olduğunu anlamak için zaten tren düdüğüne ihtiyacım yoktu. Ancak bilinçaltım bile bunu gerçek sanmış olacak ki tren düdüğü sesi ile beni uyarma ihtiyacı hissetmişti. Uyku ile uyanıklık arasında yatağımda dönerken bir yandan da ellerimle kulaklarımı kapatmıştım. Kısa bir süreliğine dinen bilinçaltı uyarımı fırsat bilip tekrar rüyama dönmek istedim. Kollarım battaniyemi ararken ben de o güzel rüyayı görmek için çabalıyordum. Ancak duyduğum Keven'ın sesi yerine tren düdüğü olmuştu. Beynimdeki sesi susturmak için gözlerimi açıp doğruldum. Ses hala kulaklarımdaydı.

Bir dakika, ses hala kulaklarımdaydı değil mi? O halde bu? Tabi ya! Başka türlü uyanmayacağımı bildiğim için telefonumun alarm sesini tren düdüğü sesi yapmıştım. Ah, bir de bilinçaltıma kızıyordum. Gerçekte uzaklaştırdığın çocuğu rüyanda kovacak değilim Amber. Aptal iç ses.

Ses kulaklarımda değil de odanın duvarlarında yankılanmaya devam ederken yataktan kalkıp telefonumu aramaya başladım. Telefonu komedinin üzerinde bırakmadığıma göre yatağımın içinde bir yerdeydi. Bordo battaniyenin bir köşesi dışındaki tüm kısım yerde olduğu için önce onun altına baktım. Elbette orada değildi. Uyurken bile olsa öylesine pahalı bir şeyi yere düşürecek değildim. Teknoloji katili olabilirdim elbette ancak yenisini alacak param yoktu. O yüzden şu anda en kıymetli eşyam bu sinir bozucu varlıktı. Eh, köprüyü geçene kadar ayıya dayı demek gerekmez miydi zaten?

Yatağımı altını üstüne getirirken o sinir ses tekrar çalmaya başladı. Ellerim doğrudan sesim geldiği yere, yastığımın altına, gitti. Sinsi yaratık tam oradaydı. Sesi beynimin içinde hissetmemin nedeni demek saklandığı o yerdi. Yüzümü buruşturup ona bakmaya devam ederken ne kadar akıllı olsa da beni anlamayacağını hatırladım. Hızla telefonu elime alıp alarmı kapatmamla saate bakakalmam bir oldu. Evden çıkmam için on dakikam vardı. On dakika. Gözlerimi aynı hızla telefondan sıyırıp yatağıma ardından da odaya baktım. Beni bu odaya düzeltmem yalnızca on dakika sürerdi ve lanet olsun ki odayı toplamadan evden çıkamazdım. Çıkmak zorundaydım, kurallarımı en azından bugün rafa kaldırmalı ve bir an önce evden çıkmalıydım. Hepsi o aptal rüya yüzündendi.

"O takım elbiselerini özellikle de lacivert olanları kuşlar pislesin Keven. Kumral saçlarına tutkal yapışsın. Gömleklerinin düğmeleri kopsun, özellikle Armani olanların. Bunlardan biri başına gelmezse seni kendi ellerimle öldüreceğim Keven."

*

On dakika içinde evden çıkmayı başarmış ve dakikalar sonra da hastaneye varmayı başarmıştım. Ancak odayı toplamadığım için içimdeki acı giderek büyüyordu. Aklımı başka şeylere vermeye çalıştığımda ise aklıma direk rüyam geliyordu. Ne kadar da aptal bir rüyaydı! İnkar edemem Keven ile yüzmek fena bir fikir değildi. Ancak onca sorun önümde yığılıyken böylesine bir rüya görmem mantıklı değildi. Benim aksiyon dolu rüyalar görmem gerekiyordu. Binalardan atlamalı, süper kahramanlar gibi uçmalı, ölmekten son anda kurtulmalıydım. Ne alaka yani Keven?

KIRIK TOPUK ANLAŞMASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin