Beklediğimden uzun bir bölüm oldu. Yazmayı en çok istediğim bölümlerden biriydi kendileri. Bu bölümden sonra neler olacağına dair teorilerinizi de yorum bırakın lütfen. Multimedyadaki şarkıyı da bölümün sonuna doğru dinleyin derim. Kendinize iyi bakın, keyifli okumalar! *-*
Olduğum yerde mıhlanırken başımı arkaya yasladım. Neler olduğunu sindiremeyen bünyem Keven'ın cümlesi ile iyice ağırlaşmıştı. 'Senin ele geçirilmen benim de sonum olur-muş.' Bıkkınlıkla bir nefes verip tavana dikilen gözlerimi kapattım ve sakinleşmeye çalıştım.
"Neler olduğunu tam olarak ne zaman açıklayacaksın acaba? Anlamıyorum. Anlamaya çalışıyorum ama parçalar hep eksik. Bu adamlar taht için senin peşindeler kabul. Onların gözünde bizler olmaması gereken gerek vampirleriz, bu da kabul. Ama mesele neden sadece bunlardan ibaret değil?"
Keven odanın ortasında dolaşmayı kesip tam yanıma oturdu. Geldiğinden beri burnumdan eksik olmayan kokusunu daha fazla hissetmeme neden olan bu davranış gözlerimi açmama da neden olmuştu. Şaşkınlıkla ona baktığımda bana baktığını fark ettim. Yutkunmama engel olamazken bir anda beni kendine çekti. Kolları omuzlarımdan kavrarken başım göğsüne yaslanmıştı. Bugün bunu kaçıncı kez yapıyordu? Daha da önemlisi bunu yapmaya daha ne kadar devam edecekti?
"Bilmene gerek yok. Zaten yakında öğreneceksin. Şimdi konuşmasan da şu anın tadını çıkarmama izin versen?"
"Pardon?"
Keven sorumu duymazdan gelmiş ve beni daha da kendine çekmişti. Ellerimi nereye koyacağımı bilemez haldeyken parmaklarımın omzuna ulaştırmış, onu kucaklamamı sağlamıştı. Onun emrivaki hareketlerine istemsizce uyarken içimi kapladığını fark ettiğim güven duygusu kaşlarımın çatılmasına neden olmuştu. Onun yanında kendimi güvende hissetmem mantıksızdı. Benim kendimi güvende hissetmem başlı başına mantıksızdı. Bela mıknatısıydım ben, hadi ama! Kendimi nasıl güvende hissedebilirdim ki? Hissetmiştim. Hem de bal gibi.
"Annem söylememesi gereken bir şeyi avcılara söyledi; sizi. Yani alerjisi olan vampirleri. Ve o andan sonra avcılar çığırından çıktı. Bilmemeleri gereken bu şeyi bir zayıflık olarak kabullenseler de öyle değil. Aslında sizin daha üst bir vampir olmanız için yapılmaya çalışan bu hamlenin amaçlarını bilmiyorlar. Bu yüzden sizi öldürmek istiyorlar."
Çenesinin altında kalan alnıma çarpan nefesimi dikkatimi dağıtmış olsa da söylediklerini iyice dinlemiştim. Dudaklarımı büzüp üzgün bir şekilde birkaç saniye bekledim.
"Bundan daha fazlası da var değil mi? Seninle ilgili, senin canını yakan bir mesele daha. Ve onu bana anlatmayacaksın."
"Evet."
Bıkkın nefesimi Keven'ın boynuna doğru verirken burnuma yeniden çarpan kan kokusu irkilmeme ve ondan uzaklaşmama neden oldu. Bu damara bu kadar yakın olmak hiç de iyi bir fikir değildi. Henüz bitiremediğim nar suyundan bir yudum daha alıp kendimi bastırmaya çalıştım.
"Kan kokusu mu?"
Alaycı tınısına rağmen garip bir hayal kırıklığını da içinde barından sesine başımı sallayarak cevap verdim. Koca yudumlar alarak bitirdiğim nar suyu içime bir nebze de olsa su serpmişti. Halim, yüz tane kuzunun arasına girmiş kurtun halinden beterdi.
"Vampir olmak nasıl bir his?"
"Efendim?"
"Vampir olmak işte. Nasıl hissettiriyor?"
"Berbat."
Başka şeyler söyleyebilirdim elbette ancak vampir olmanın nasıl bir his olduğunu en iyi bu kelime ifade ediyordu. Vampir olmak berbat bir histi. Bir defa dönüşümünüzden sonra hayatınız eski rayında devam etmiyordu. Normal bir insan gibi beslenmiyordunuz. Varlığınızı devam ettirmeniz için kan içmemiz gerekiyordu ancak sorun şuydu ki; ne kadar kan içerseniz için doymuyordunuz. Hep daha fazlasını istiyor olmak da insan tarifsiz acılar veriyordu. Buna alışmak ise uzun zaman alıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK TOPUK ANLAŞMASI
FantasyVampir #7 / 25.12.2017 Prens, ayakkabıyı kızın ayağına geçirdiğinde aradığı kızı bulduğu için sevinmişti. Ancak bu sevinç ne yazık ki uzun sürmedi. Ayakkabının topuğu kırılmıştı! Prens dişlerini sıkıp mırıldandı. "Bu kız uğursuz!" * Ben uğursuz deği...