Selam gençler! :) Bölüm beklerken Mürekkep Dünya isimli hikayemi okuyabilirsiniz, belirteyim istedim. Bir de finale yaklaştık baya. Bakalım neler olacak?
Son olarak, lafı uzatmadan söyleyeyim. Şu hikayede en sevdiğim şeylerden biri sizin yorumlarınız. O yüzden lütfen yorumlarınızı esirgemeyin. Seviliyorsunuz!
Uzun bir aradan sonra varlığını özgürce bedenimde gezdiren soğuk hava irkilmeme neden oluyordu. Ellerim bağlıydı, ayaklarım da. Ayakkabılarımın sıkmaya başladığı ayaklarımda bir de sıkı ipler vardı. Hareket edemiyordum. Sesimi çıkarmayı denemiştim ancak dışarıdaki gürültünün arasında benim inlemeye benzeyen sesimi duyan olmamıştı. Üstelik Lola ve Hailey'in varlığından da haberdar değildim.
Beni yakalayan adam, beni öldürmemiş ya da kaçırmamıştı. Sadece hazırlandığım odaya çıkarmakla yetinmişti. Yolda yardım alabileceğim biri yoktu. Vampirlerin bana değil de o adama yardım edeceği aşikardı. İnsanların gücü ise onlarla uğraşmaya yetmezdi. Resmen kanalizasyon çukurunun içine girmiştim ve hareket etmem daha çok pisliğe bulaşmam anlamına geliyordu.
Sinirlerim ip gibi gerilirken düşünmeye çalıştım. Eğilip sivri dişlerimle elimdeki ya da ayağımdaki ipleri kesemezdim. O kadar esnek bir vücuda sahip olmadığım gibi bedenimi saran ipler de buna engeldi. Yapabileceğim tek şey sesimi çıkarmaktı ama onun da bir anlamı yoktu.
Kapının önünden ayak sesi gelene kadar bekledim. Duyduğum bir halüsinasyon muydu bilmiyordum ancak sesimi çıkarmam gerekiyordu.
"Hailey! Lola! "
Cevap sadece sessizlik olmuştu. Üstelik ayak sesi de kesilmişti. Duyduğum tek şey alt kattan gelen müzik sesiydi. Herkes büyük bir eğlencenin içine düşmüştü. Eminim ki Hailey de, en çok eğlenenlerden biriydi. Tabi başına bir şey gelmediyse. Peki ya Keven? Kesinlikle başına bir şey gelmişti ve ben kelimenin gerçek manasıyla elim kolum bağlu bir şekilde burada oturuyordum. Gözlerimin dolmasına engel olamıyordum.
"Kahretsin! Yardım edecek kimse yok mu?"
Bağırarak söylediğim sözler hıçkırıklarımın arasından çıkmıştı. Birkaç kez hareket etmeye çalışsam da girişimim başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Kimse yoktu ve uzun bir süre de olmayacaktı.
"Kahretsin!"
Sessizce fısıldarken gözlerimi kapatmıştım. Hiçbir şeyi görmeye tahammülüm yoktu. Keven'ın sesinden başka ses duymak istemiyordum ama nerede ve nasıl olduğunu dahi bilmiyordum. Belki hala buradaydı, belki de çoktan kalbi sökülüp alınmıştı. Peki ya Hailey? Yüzümde buruk bir gülümseme oluştu. Karakterlerimizin çok zıt olduğu aşikardı. Ancak insanların arkadaş olması için aynı olması gerekmezdi. Bazen zıtlıklar bizi tamamlardı ve hayatımızda eksik olan renkleri katardı.
Lola'yı düşünmek istemesem de güçlü biri olması bana da güç veriyordu. O burada, benim yerimde olsaydı kesinlikle buradan kurtulmanın bir çaresini bulurdu. Ben de bulabilirdim, başka çarem yoktu. Ancak ağlamaktan başka elimden gelen bir şey yoktu.
"Amber!"
Nefes nefese duyduğum sesle gözlerimi araladım. Ne zaman açıldığını anlamadığım kapıdan giren Hailey'e baktım. Yüzümde oluşan gülümseme Hailey bana yaklaştıkça büyürken, gördüklerimin hayal olup olmadığını anlama için defalarca gözlerimi açıp kapatmıştım. Buradaydı, başına bir şey gelmemişti.
"Hailey!"
İsmi dudaklarımdan sadece fısıltı halinde dökülmüştü. Ne olduğundan bihaber olduğunu anlamak için şaşkın gözlerine bakmam yetmişti. Ne olduğunu nereden bilecekti ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK TOPUK ANLAŞMASI
FantasyVampir #7 / 25.12.2017 Prens, ayakkabıyı kızın ayağına geçirdiğinde aradığı kızı bulduğu için sevinmişti. Ancak bu sevinç ne yazık ki uzun sürmedi. Ayakkabının topuğu kırılmıştı! Prens dişlerini sıkıp mırıldandı. "Bu kız uğursuz!" * Ben uğursuz deği...