Bölümün kısa olması sizi üzmesin, daha önce de belirtmiştim çünkü. Bölümler üst üste gelecek. Söz vermek gibi olmasın ama yarın mesela birkaç bölüm gelebilir. Elimden geleni yapacağım, çünkü salı derslerim başlıyor ve ben o zamana sarksın istemiyorum. Bu arada sevgili okuyucularım, beni en çok motive eden şey o güzel yorumlarınız. Bu yüzden lütfen satır aralarına yorumlarınızı bırakın. Tepkilerinizi çok merak ediyorum çünkü.
Kendinize iyi bakın, sevgiyle kalın. Keyifli okumalar! :)
Ortalığın karışması saniyeleri bulmuştu. Duyduğum koku ile birkaç saniye duraksamam olayların gelişmesi için yetmişti. Gerçi ilerlemiş olmam da bir şeyleri değiştirmeyecekti. Avcılar içeriye girmek için Victoria'nın işaretini beklemişti ki onun da ellerini birbirine vurarak ses çıkarması yetmişti.
Ben daha ne olduğunu anlayamadan içeriye doluşan avcılar, mekandakilerle kavgaya tutuşmuştu. İnsanların boyunlarına saplanan dişler vücudumdaki kasları harekete geçirdi. Bilinçsizce ilerleyip az önce karşımda dikilen Victoria'ya doğru ilerledim. Öylesine hızlıydı ki adımlarım onun çok gerisindeydi. Ancak benden kaçar gibi de bir hali yoktu. Aksine insanların içine karışıyor ve onlara küçük zararlar veriyordu. Başka bir yere yetişmeye çalışıyor gibiydi.
Adrenalin damarlarımda hışımla hareket ederken etrafımda kimlerin olduğunu fark edemiyordum. Sadece Victoria'ya odaklanmıştım. Onun peşinde olduğumun farkında olsa da beni umursuyor gibi gözükmüyordu. Adımları güçlü ve ürkütücüydü. Ne yaptığımı bilmeden onu takip etmeye devam ederken, önüme çıkan etten bariyerleri de geçmeye çalışıyordum.
Ancak son anda çarptığım beden durmama neden oldu. Onu geçmek için kenara doğru eğilirken, bedeni bana eşlik etti. Gözlerimi Victoria'dan ayıramazken karşımdaki bedenin eli çenemi buldu. Yüzümü çeviren adamın gözlerine değdiğinde gözlerim, beklediğim kişinin aslında farklı olduğunu anladım. Garip bir şekilde bilinçaltım karşımdakinin Keven olacağını söylese de gördüğüm Christian'dı ve bu da dudaklarımdan sevimsiz bir küfrün dökülmesine neden olmuştu. İsyan edercesine yüzümü Christian'ın ellerinin arasından çektiğimde gözlerimin ıslandığını da hissetmiştim.
"Lanet olsun, bırak!"
Yüzümü bırakan elleri kollarımı kavramıştı. Kasılan kaslarımı öyle sıkı kavramıştı ki hareket etmekte zorlanıyordum. O kadının nereye gittiğini bulup Keven'ı bulmalıydım. Kanının ve barutun kokusu bu kadar yakınken onu bırakamazdım.
"Karar vermek zorundasın."
Christian'ın dişlerinin arasından çıkan kelimelerle başımı kaldırdım ve yosun yeşili gözlerine bakarak ne demek istediğini anlamaya çalıştım.
"Karar vermek zorundasın. Keven mı ırkın mı? İntikam mı barış mı? Eğer o sürtüğün peşinden gidersen kaos her yere yayılacak. Etrafına bak Amber, yok oluyoruz."
Ne demek istediğini anlamak için etrafıma bakındığımda bedenime derin bir korkunun dolmasına engel olamadım. Kendimden o kadar geçmiştim ki Keven'ın kanından başka kan kokusu duymaz olmuştum. Burada, bir avuç avcı insanların üzerine çullanmıştı ve onların kanını emmeye çalışıyordu. Zaten bu toplantıya davetli olan avcılardan bir kısmı ise onları insanlardan uzaklaştırmaya çalışıyordu. Görmek istemediğim diğer davetliler ise, Victoria'nın adamları ile beraber insanların kanını emiyordu.
Derin bir nefes aldım. Kararım belliydi. Bu kaosun her yere yayılmasına izin veremezdim. Keven, kendi hayatımın en önemli parçası olabilirdi. Ama buradaki insanlar ve avcıların arasında benim hayatımın bir önemi yoktu. Düzen olmazsa hiçbirimiz olmayacaktık ve buna izin veremezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK TOPUK ANLAŞMASI
FantasíaVampir #7 / 25.12.2017 Prens, ayakkabıyı kızın ayağına geçirdiğinde aradığı kızı bulduğu için sevinmişti. Ancak bu sevinç ne yazık ki uzun sürmedi. Ayakkabının topuğu kırılmıştı! Prens dişlerini sıkıp mırıldandı. "Bu kız uğursuz!" * Ben uğursuz deği...