10-*

2K 228 28
                                    

Büyük bir enkazın altında kalmış gibiydim. Sanki üzerimde göğe uzanan bir gökdelenin parçaları vardı. Gözlerimi aralayamıyordum. Karanlığa hapsolmuştum. Kulağımdaki sesler ise beni iyice felakete sürüklüyordu. Sadece karanlığı görebilsem de o anları sanki tekrar yaşıyordum. Karanlığın içindeki görüntüler zihnimi zorluyordu. Derin bir nefes almaya çalıştığımda başımın ve göğsümün doğrulduğunu hissettim. Bu daha çok acı çekmeme neden olmuştu. Üzerimdeki enkaz kalıntıları yani bir yığın beton ve demir iyice baskı yapıyordu. Yine de bir nefes almayı başarmıştı ancak oksijen akciğerlerime ulaşamadan öksürük krizine girmiştim. Tadıyla kendimden geçtiğim o güzel kanın tadı şimdi bakırı andırıyordu, bir insanmışım gibi. Kan boğazıma dolmuştu. Tekrar bir nefes almaya çalıştığımda oksijen kana karışmış ve boğazımda kalmıştı. Soğuk oluşlarından dolayı varlıklarını zar zor hissettiğim ellerimle beton zeminden destek alarak doğruldum ve kanın dudaklarımın arasından dökülmesine izin verdim. Yan dönüp içimdeki tüm kanı kusarken üzerimdeki enkaz parçaları da yavaş yavaş yok oluyordu. Ancak çıkan kan beni iyice güçsüz düşürüyordu.

Nihayet vücudumdan çıkacak kan kalmadığında kendimi tekrardan beton zemine bıraktım. Titreyerek derin nefesler alırken bunu ne kadar özlediğimi fark ettim. Burada uyuduğum müddetçe nefes almadığımı biliyordum. Kısa süre de olsa bir ölüden farkım yoktu. Ancak şimdi geri dönmüştüm. İstemsizce gülümserken titremeye devam ediyordum. Bir kez daha oksijeni ciğerlerimde hissederken gözlerimi araladım. Karanlık yavaşça aydınlanmaya başlamıştı. Birkaç dakika sonra eski halime döneceğimi biliyordum. Bunu daha önce yaşamış olmam acıyı azaltmıyordu ne yazık ki.

Sinirle doğrulurken bizi dönüştüren sevgili vampire etmediğim hakareti bırakmıyordum. Bir vampir bu kadar mı beceriksiz olurdu? Bir insanı nasıl kendi kanına alerjik hale getirebilirken diğerini de kendi kan grubuna bağımlı hale getirirdi? Evet, dönüşmeden önce ablamla benim kan gruplarımız B rh negatifti ve dönüşüm sırasında ikimiz de farklı hastalıklara yakalamıştık. O sevimsiz vampir yüzünden düştüğümüz sinirlerimi bozuyordu. Ellerimi darma dağın olan saçlarımın arasında gezdirirken gözlerimle depoyu taradım. Sydney burada değildi, kendine gelmiş olmalıydı. Mutlu olmuştum, derbeder halime rağmen.

Ağır adımlarla üst kata ulaştığımda burnuma dolan kan ve yemek kokusu adeta beni sarhoş ediyordu. tırabzanlara tutunarak ilerliyordum. Nihayet üst kata vardığımda doğrudan lavaboya yöneldim. Tahmin ettiğimden de beter haldeyim! Saçlarım birbirine girmişti. Yüzüm bembeyazken gözlerimin altı morarmıştı. Daha önce aklıma gelmemesine şaşarak ellerime baktım. Düzelmişlerdi. Dişlerimi göstererek gülümserken elimin üzerine yapıştırdığım yara bandını çıkardım, izler geçmişti. Sevinçle yüzümü sıcak suyla buluşturdum. Ah, işte bunu özlemiştim. Kendi evimde asla sahip olamadığım bu nimete kavuşmak çok güzeldi. Yüzümün ve ellerimin suyla ısındığına kanaat getirdiğimde geri çekildim ve saçlarımı düzelttim. Gülümsediğimde çok da berbat olmadığımı fark ettim. Evet, ne kadar berbat halde olursak olalım gülümseme biz kadınları mükemmel kılan şeydi.

Salona ulaştığımda gözüme takılan ilk şey hazırlanmakta olan yemek masasıydı. Vücudumdaki kan ile beraber her şeyi çıkarmıştım çünkü. Kulağa çok iğrenç geldiğinin farkındaydım ancak olan şey buydu. Ne yazık ki.

"Amber!"

Gelen neşeli sese çevirdim başımı. Yüzündeki pişmanlık ve acıyla Sydney birkaç adım ilerideydi. Sesi yüzündeki ifadenin tersi olsa da ne hissettiğini anlayabiliyordum. Geri geldiğim içim elbette mutluydu ancak onun için bu hale geldiğim için de pişmandı. Ona kızmıyordum, ona kızamazdım. Bu durumun suçlusu ne de olsa bizi dönüştüren o kartopu herifti.

KIRIK TOPUK ANLAŞMASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin