Hala burada olanlar var mı bilmiyorum. Aradan çok uzun bir zamanın da geçtiğinin farkındayım. Bunun için özür dilerim. Bu bekletme için geçerli bir nedenim ya da bahanem yok belki size sunmak için. Ama bu hikayenin benim için özel bir yeri olduğunu, dolayısıyla sizin de özel bir yeriniz olduğunu bilmenizi istedim. Her zaman olduğu gibi, yorumlarda buluşalım. Kendinize iyi bakın. Kalan son özel bölümde görüşmek üzere. Seviliyorsunuz. <3
Hayatın bir masal olmadığının ve mutlu sonla bitmeyeceği gerçeğini hayatımın her zerresine işlemiştim. Hayatımı bu gerçeğe temellendirerek yaşamak için zamanında birçok zorlu yoldan geçmiştim. Mutlu sonla bitmeyecek olsa da hayatımın geçen günlerini mutlulukla dolduracaktım. Başıma ne gelirse gelsin hayatta kalmak için bir yol bulacaktım. Bu zamana kadar gelmemin nedeni de tam olarak hayat karşı bakışımın bu olmasıydı.
Ama yine de karşınıza, hayata dair tüm kurallarınızı yıkacak biri çıkabiliyordu. Nefes aldığınız her anın kıymetli olduğunu bilseniz de, bazı nefeslerinizi size daha özel kılacak biri hayatınıza hiç beklemediğiniz bir anda dahil olabiliyordu. İnsanın hayatını yokuşa süren de bu beklemediğiniz anlarda beklemediğiniz birinin hayatınıza dahil olması olabiliyordu.
Beklemediğim bir anda beklemediğim bir yerde beklemediğim bir şekilde hayatıma giren insan.
Hayatımı yeniden anlamlandırmama neden olan sevgilim.
Onunla beraberken aldığım her nefesi kutsal saymama neden ol sevdiğim.
Nolan.
"Beni düştüğüm yerden kurtar."
Fısıltımın onun ruhuna ulaşacağını temenni etmekten başka bir çarem yoktu. Beni kurtaramayacağını, kendimi ancak kendimin kurtarabileceğini bilsem de her akşam kendimi ona ve geçmişimize fısıldarken buluyordum.
"Geri gelmeyeceğini bilmek canımı acıtıyor."
Yeniden fısıldadım.
"Aslında..."
Sözcüklerimin arasında nefes almadan devam etmem mümkün değildi. Dudaklarımdan dökülecek her bir kelime içimde bir düğüm atıyordu. Aylar sonra onunla ilk gecemi paylaştığım yerdeydim. Ona sarıldığım, ona ne kadar aşık olduğumu anladığım ve beraber yıldızları izlediğimiz o yerdeydim. İnançsız biri olsam da kalbimin kutsal saydığı o mabetdeydim.
"Biliyor musun? Aslında... Ayağa kalkmayı başardım Nolan. Beni görsen... Yani beni görseydin... Gurur duyacağına emindim..."
"Sen hep benimle gurur duymuştun zaten değil mi? Barda tanıştığımız o gece mesela. Avcılara kafa tutmam değil miydi beni sana çeken? Ama bu defa kafa tutamadım."
Nefesimi içime çekerken başımı arkamdaki gri duvara yasladım. Gecenin ışığı dışında odayı aydınlatan bir şey yoktu. O gece olduğu gibi. Şehir derin bir karanlık içindeydi . Ama gece, yıldızı ve ayıyla içimi dolduran ışığı bana sunuyordu ve bu da bana yetiyordu.
Gözyaşlarımla istila olmasına rapmen kuru olduğunu hissettiğim dudaklarımı ıslatmak için yanımda duran kadehten bir yudum içmek zorunda kaldım. Soluk soluğa da olsa onunla konuşmalıydım, ancak bu şekilde rahatlar ve yarın gülen bir yüzle hayatıma devam edebilirdim.
"Seni özledim. Saçlarımın arasında ellerini gezdirmeni, kokumu içine çekmeni özledim. O an orada olsaydın yine bana aşık olur muydun Nolan? Yani eğer beni tanımasaydın, annenin karşısındaki o pasif duruşumla da bana aşık olur muydun?"
Geldiğimden beri dudaklarımı ıslatmak bahanesi ile içimi dolduran şarap, artık vücudumda karıncalanma hissi oluşturmaya başlamıştı. Sarhoş olmaya yakındım. Ama sarhoş olamazdım. Nolan için acı çekiyor olmam bile onu hissetmeme yetiyordu. Sarhoş olamazdım, sarhoş olduğum an kendime gelene kadar onun izini ve hislerini kaybedebilirdim. İçkinin zihnimi ele geçirmesine izin veremezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK TOPUK ANLAŞMASI
FantasiaVampir #7 / 25.12.2017 Prens, ayakkabıyı kızın ayağına geçirdiğinde aradığı kızı bulduğu için sevinmişti. Ancak bu sevinç ne yazık ki uzun sürmedi. Ayakkabının topuğu kırılmıştı! Prens dişlerini sıkıp mırıldandı. "Bu kız uğursuz!" * Ben uğursuz deği...