"Sana güvenebilir miyim? Yani güvenebilir miyiz, ırkım olarak?"
Kurduğum cümlenin bozukluğu benim bile kulaklarımı tırmalarken Keven gülmekle yetinmişti. İstemsizce yüzümde oluşan gülümsemenin farkına vardığımda kaşlarımı çattım ve ifademi değiştirmeye çalıştım. Halimin farkında olan Keven ise daha derinden gülmüştü. Kahkaha atmamıştı elbette ancak gözlerinin etrafında derin çizgiler oluşmuştu. Utanarak başımı öne eğdim. Çok şapşalsın Amber. Biliyorum iç ses.
"Güvenmek zorundasın."
"Pekala" diye mırıldandıktan sonra aramızda dakikalar sürecek bir sessizlik başlamıştı. İçimi kemiren bir endişe vardı. Aynı endişeyi Keven da hissediyor mu diye baktığımda onun sadece düşünceli olduğunu fark ettim. Aramızdaki o boşluğu doldurmak için bir şeyler düşünmeye başladım. Ancak söyleyecek bir şey bulamıyordum. Onunla ne konuşabilirdim ki? Ayrıca düşünceliyken alaycılığından eser kalmayan ve adeta karanlıkta buz gibi parlayan gözlere sahipti. Gözlerini yıldızlara da benzetebilirdim elbet. Ama yıldızlar buz gibi keskin değildi. Bu adamın bakışlarındaki keskinlik sadece buzunki gibiydi. Can acıtıcı.
"Biliyorum, dünyada güzelliği nadir bulunan insanlardanım. Ama galiba insanların bana bakması için onlardan ücret talep edeceğim."
Hı? Dedikleri iki saniye içinde beynimin içindeki hücrelere sindiğinde gözlerim aniden yuvalarından fırlamıştı. Vampir olduğumu bilmesem kısa süreliğine Cadı Makigiller familyasının bir üyesi odluğumu düşünebilirdim gözlerimin bir anda aldığı irilikten dolayı. Gerçekten.
"İnsanlar sana zarar vermeden önce neden para versinler ki?"
Ne demek istediğimi açmam için o mükemmel hareketi yaptı; tek kaşını kaldırdı. Hayır, bu hareketin beni etkilemesine izin veremezdim.
"Yani diyorum ki, açıkçası insanlar senin o buz gibi olan gözlerini oyup, onları dondurduktan sonra pinpon topu olarak kullanmayı düşünebilirler. Sonra... Imm... Belki saçını cımbızla yolmak da isteyebilirler. Ama şanslısın ki Bay B rh Negatif, ben sadece sivri dişlerimi boynuna geçirmeyi hayal ediyorum. Durum imkansız farkındayım ancak Clara da bunu zevkle yağacağı için hayal kurmakta bir sakınca göremiyorum."
Kısık sesle konuşmamızın inadına, sesi dışarıya bile çıkabilecek olan kahkahasını durdurmak için hızlıca dizlerimin üzerine kalkıp karşımda oturan Keven'ın ağzını ellerimle kapattım. Ancak birden doğrulduğum için dengemi tam olarak sağlayamamıştım ve Keven ile yere düşmüştük. Neyse ki aramızdaki mesafe ekstra ekstra yakın değildi. Hızla kendime gelerek doğruldum. Keven'ın yüzünde arada bir ortaya çıkan o samimi gülümsemesi vardı. Öyle bakıyordu ki beni manipüle etmeye mi çalışıyordu yoksa gerçekten samimi miydi karar veremiyordum.
"Sen daha önce bir katil yemediğine emin misin? Yani nasıl yemek yediğini ve kan içtiğini gördüğüm için söylüyorum. Bir insanı yeme kapasitesine sahipsin."
"Daha önce hiç insan yemedim. Ama seni yiyerek bunun nasıl bir deneyim olduğunu tecrübe edebilirim."
"Demek beni yemek istiyorsun?"
Hı? Bir dakika. Nöronlarım adeta pinpon topu olmuştu ve sağ lobum onu sol loba, sol lobum da onu sağa fırlatıyordu. Gerçekten. Zihnimde kurduğu cümlenin ögeleri sağdan sola doğru yol alıp karnıma inmişti ve bir yumruk etkisi oluşturmuştu. Geçirdiğim o fiziksel gelgitlerin oluşturduğu etki suratıma da yansımış olmalı ki Keven sessiz ama uzun bir kahkaha attı.
"Bana bak Bay B rh Negatif, senin damarlarındaki tüm kanı Clara'ya çektiririm."
Sözlerimin onu susturmasını beklemiyordum elbette. Ancak kahkahasını arttırması da hiç hoş değildi. Tamam, onun oyununa gelmiş ve tongaya düşmüştüm ancak bu durum onu böylesine eğlendiremezdi. Hala doğrulmamış olmasına güvenerek göğsüne bir yumruk attım. Canını acıtmış olacağım ki usulca inledi. Ona bu azdı! Diğer yumruğumu da göğsüne indireceğim sırada nasıl böylesine sıcak olduğunu anlamadığım elleri bileğimi kavradı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK TOPUK ANLAŞMASI
ФэнтезиVampir #7 / 25.12.2017 Prens, ayakkabıyı kızın ayağına geçirdiğinde aradığı kızı bulduğu için sevinmişti. Ancak bu sevinç ne yazık ki uzun sürmedi. Ayakkabının topuğu kırılmıştı! Prens dişlerini sıkıp mırıldandı. "Bu kız uğursuz!" * Ben uğursuz deği...