Önceki bölümde bahsi geçen afişi bırakıyorum ve kaçıyorum. Sizlere keyifli okumalar! :)
"İyiyim." diye mırıldandım elimden geldiğince. Yüzünde bir gülümseme oluştuğunu omzuma vuran nefesinden anlamıştım. Bana sarılıyor olmasa kendimi yerde bulabilirdim, garip bir şekilde dizlerimin bağı çözülmüştü.
"İyi ol, benim için."
Nefesim kesilmişti. Gözlerim istemsizce kapanırken kollarım Keven'a daha sıkı dolanmıştı. Bu histen nefret etsem de kendime engel olamıyordum. Hepsi o lanet olasıca ilaç yüzünden olmalıydı. Kendimi bırakamazdım ama bırakıyordum. Kokusu, insanı içine çeken bir orman gibi beni kendine çekiyordu. Gözlerinin maviliğini hatırladıkça da gökyüzüne bakıyor gibiydim. Nefesim kesiliyordu, elimde değildi. Sözcükleri zihnimde balonlar gibi uçuşuyordu. İyi ol, benim için. İyi olmalısın, onun için.
Kollarımı indirdim ve kendimi zorlayarak geri çekildim. Kapanan gözlerimi aralayarak kesik nefesler aldım. Keven ise kıkırdamakla yetinmişti. Bu hali sinirlerimi bozsa da hala kendime gelemediğim için tepki gösterememiştim. Ne demekti onun için iyi olmak? Asla. Ben sadece kendim için ve ailem için iyi olabilirdim. Başka seçeneklere yer yoktu. Zamanında denemiştim ve az kalsın kendimden oluyordum.
"Ne saçmalıyorsun sen?"
Kesik nefeslerimin arasından çıkan sesim oldukça keskindi. Kendimle gurur duyma işini erteleyerek açmayı başardığım gözlerimi, Keven'ın maviliklerine diktim. Tek kaşını kaldırırken dudaklarının arasından bir kahkaha döküldü. Kollarımı göğsümde kavuşturup ona inatla iki kaşımı da kaldırdım. Salladığı başı ve kahkahasından sonra dudaklarına yerleşen çarpık gülümsemesi keyif aldığını gösteriyordu.
Sağ eliyle ensesini kaşırken yüzüme bakmaya devam ediyordu. Hayır, bir insan şu hareketi yaparken bu kadar yakışıklı olmamalıydı. Olamazdı. Olsa bile ben böyle erir vaziyette olmamalıydım. Kesinlikle!
"Sen olmazsan yeni bir avcı bulmak zorunda kalırım ve ırkınıza güvenmek pek de mümkün değil, biliyorsun."
Hah! Bu muydu yani? Başka ne olabilirdi ki gerçi? Sensiz yaşayamam demesini mi beklemiştim gerçekten? Asla!
"Lider olan sensin, bence çok da zor olmasa gerek kendine adam bulman."
"Bilmediğin o kadar şey var ki..."
"Mesela avcıların benim ve kardeşimin peşinde olduğu gibi mi? Bizi iki leke olarak görmeleri gibi mi? Ya da doğru kan dedikleri şu anlamsız şey gibi mi?"
"Hayır." Duraksadı ve gülümsedi. Cevabını merak etsem de dudaklarını birbirine bastırıp gözlerini kapatmakla yetindi. Söyleyeceklerini yuttuğunu hissettim. Nedenini bilmesem de artık onun susmasını yadırgamamayı öğrenmiştim. Keven'dı bu. Ketum varlığın tekiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK TOPUK ANLAŞMASI
FantasyVampir #7 / 25.12.2017 Prens, ayakkabıyı kızın ayağına geçirdiğinde aradığı kızı bulduğu için sevinmişti. Ancak bu sevinç ne yazık ki uzun sürmedi. Ayakkabının topuğu kırılmıştı! Prens dişlerini sıkıp mırıldandı. "Bu kız uğursuz!" * Ben uğursuz deği...