-17-

22.7K 1K 74
                                    

Rüzgar'dan...

Ah bu günden nefret ediyorum. Neden mi?Nedeni- "Rüzgar hadi oğlum!"

"Geliyorum anne!!"

Al işte yine başlıyoruz. Derin bir nefes alıp sıkı kaslarımı ortaya çıkartan daracık atletimi giydim. Tamam oğlum, Rüzgar bugünü atlatabilirsin.

Aşağı mutfağa indim.Annem yine konuşmaya başladı.bBu kadındaki azim kimsede yok arkadaş! "Hadi oğlum bak neler yaptık."

"Tahmin edeyim aşure."

"Vay nereden bildin?"

"Çünkü her yaz yapıyorsun anne. Hayır aşure ayı var biliyorsun değil mi?" dedim ve kazana baktım. Ağzına kadar dolu. "Aa aşure sadece o ayda mı yenir oğlum?"

"Tamam anne anlıyorum ben seni." Annem büyük bir tabağa aşure koydu ve babamı çağırdı. O sırada Yaprak'ın da burada olduğunu, masanın diğer ucunda oturduğunu gördüm. Babam geldi. "Oo aşure mi var? Benim karım aşure mi yapmış?"

"Al aşkım. Doya doya ye diye bir kazan yaptım." Babam annemin yanağından öptü ve kulağına bir şey söyledi. Annem ona gülümsedi ve beraber içeri, Burak baba ve Aslı anne nin yanına gittiler.

O sırada Yaprak boğulurcasına aşure yiyordu. Aşureyi hiç sevmem hiç. Ah bu kadar güzel mi nefes al kızım. "Yaprak yaşamak istiyorsan nefes al."

"Hım." Beni baştan savmak ha. "O kadar güzel mi?"

Çekmeceden bir kaşık alıp Yaprak'ın yanına oturdum. "Ben de yiyeceğim."

"Git başka tabağa koy Rüzgar." Ona aldırmadan aşureden bir kaşık aldım. Bir tane daha ve bir tane daha...

♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚

Ah sanırım çok yedim. Karnım ağrıyor. Üstüne bir de geğirdim. Oh yarasın bana!! "Rüzgar cidden inanılmazsın."

"Güzel olmuş. Annem yapmıştı değil mi?"

"Evet."

"Belli sen yapsan hamam suyu olurdu." Bu dediğim karşısında Yaprak somurturken annem, babam ve Burak baba mutfağa geldi.

"Bir kazan yaptım dedim aşkım. Var daha." dedi annem. Tabi kazanı görünce yüzü düştü. "Kazanı kim bitirdi?" dedi annem.

"Rüzgar. Tamı tamına yedi tabak yedi." dedi Yaprak. Pis ispiyoncu! Babam, annem ve Burak baba bana kötü kötü baktı. "Ben daha neredeyse hiç yemedim." dedi babam.

"Eser'de tadına bakmadı." dedi annem.

"Bende çok beğenmiştim. Daha fazlası var diye yarısını Doruk'a verdim zaten." dedi Burak baba, babamın omzuna vurarak. "Ee...ne yapayım? Hepsi annemin suçu bu kadar güzel yapmasaydı." dedim.

O sırada annem bulaşıkları toplarken babam sırtımı sıvazladı. "Aslan oğlum. Söyle bakalım nasıl gidiyor, kızlarla aran nasıl?"vdedi babam annemin attığı "Öldün Doruk!" bakışlarını umursamadan.

"İyi değil baba ya. Yaprak her an her saniye yanımda olduğu için kimse gelmiyor yanıma." dedim Yaprak kısmını bastırarak. "O zaman bugün baba oğul spor salonuna gidelim ve-" dedi babam.

"Ve?" dedi annem araya girerek. "Ve spor yapalım. Aç bakayım baklavaları." dedi babam anneme gülümserken. Tişörtümü sıyırdım. Ah cidden bu da ne?

"Al işte. O kadar aşure yersen böyle olur." dedi babam. "Ama... nasıl?" dedim.

"Aşure eşittir şeker. Şeker eşittir kilo. Kilo eşittir güle güle baklavalar!!" dedi babam zevk alır gibi. "Hemen kiloları eritmem gerek baba. Bak bir kas kaybolmuş. Çabuk gidelim." dedim babamı çekiştirerek.

"Bir dakika annem nerede?" dedi Yaprak. Herkes birbirine baktı. Sonra topluca salona gittik. Kaşık sesi vardı. En sonunda sesin kaynağını bulduk. Balkon. Aslı anne balkonda elindeki şeyi yiyor. Aşure!!

"Aslı sen." dedi Burak baba.

"O son aşure ver onu." dedi annem.

"Hayatta olmaz bu benim hakkım hepsini Rüzgar yedi." dedi Aslı anne.

"Aslı o benim hakkım, yediğim dişimin kavuğuna bile yetmedi." dedi babam. Annem yavaşça Aslı anneye doğru yürürken bir kargaşa oldu ve aşure balkondan düştü. Ama yanlış yere.

Eymen'in kafasına.

Eser gülme krizine girerken Eymen saçındaki nohut, fındık, fasulye gibi şeyleri ayıklıyordu.

♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚

Eser'den...

Kafasına aşure döküldü. Şansa bakar mısın? Neyse banyo ettikten sonra annemlere haber veririz. Vereceğimiz haber... ah nasıl söyleyeceğim ya?Babam kesinlikle kızacak. Eymen, ağabeyimin odasındaki minik banyoda, gerçi abimin banyosu benimkinin 3 katı, banyo ediyordu. Banyodan çıkıp çıkmadığını bilmeden kapıyı tıkladım. "Eymen... Eymen."

Kapı açıldı. Ama Eymen bel ve altında havlu olan, baklavalarını saçlarından akan suların ıslattığı bir şekilde değil de abimin bol elbiselerinin içinde kaybolmuş halde karşımdaydı. "Ne?"

"Hadi artık haberi söyleme vakti."

Kafasıyla onayladı. Biz aşağı inerken kapı çaldı. Hayır hayır... sakın! Annem kapıyı açtı ve bir ses yükseldi.

"Süpriz!!!"

Annem Poyraz amca ve Hazan teyzeyi kucaklarken benim gördüğüm babamın sinirli huzursuz bakışlarıydı.

Ah buyurun cenaze namazına!!

♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚

Doruk'tan...

Hah. Poyraz beyler gelmiş. Ne güzel. Kendinden çektiğim yetmedi, bir de oğlu çıktı başıma. Ne var? Hala Eylül'ü kıskanıyorum. Seven kıskanır arkadaş. İlk hoşlandığı kişi Poyraz değil ben olmalıydım, ben.

O sırada Poyraz o sinir bozucu sesiyle konuştu. "Ee Doruk nasıl gidiyor?" Siz gelene kadar harikaydı ya. "Harika, harika süper gidiyor. Nasıl gidebilir ki?"

Eylül yine "Doğru düzgün konuş Doruk!" bakışlarını fırlatıyor. Gelip rahatımı kaçıran o azar yiyen ben. Ne çektin be Doruk! "Doruk mutfağa gelip bana yardım eder misin hayatım?"

"Tabi aşkım."

Şimdi de çocuklar duymasındaki gibi mutfak mı yapıyoruz? Dur bakalım daha neler bulacağız. Mutfağa girdik ve Eylül tabakları çıkarıp dizmeye başladı. Ee hani kavga? "Sen şunları diz aşkım, bende çayları koyayım."

Başımla onayladım ve tabakları dizdim. Eylül tabaklara börek, pasta koydu ve beraber içeri taşıdık. Ben yani Doruk Seçkin ev işi yapıyorum. Ben! Hep bu Eylül yüzünden. Elindeki fırsatları kaçırmıyor hiç.bBaktı onu kıskanıyorum, hemen iş yaptırdı çakal.

Çayları ve tabakları dağıttık. Ben Burak ile konuşurken araya Poyraz girse de eğleniyordum. Çocuklar üst kattaydı. Beş çocuk dile kolay. Eser, Yaprak, Rüzgar, Eymen ve Ekin, Eymen'in kardeşi, o sırada bir bağırma koptu. Kafamı çevirdiğimde değerlimin zarar gördüğünü farkettim. Hemen bağırdım ve halıya oturdum.

"Hayır olamaz!!" Herkes bana bakıyordu.

"Bunu nasıl yaparsın? O... o en değerli halımdı. Çayı sadece üstüne döksen ne olurdu sanki?"

Eylül bana "Lanet olsun Doruk, kalk!" bakışlarını atıyordu. Banane bu halı kaç para Eylül hanım, haberin var mı senin?

Poyraz yukarı çıktı ve Eylül ona benim üstlerimden birini vermek için peşinden gidiyordu. Bende onu durdurup yukarı çıktım. Ben veririm arkadaş. Ne o öyle karımla, odada,  yalnız! Başka isteğin? Poyraz'a eşofmanımı verip çıkarken bana seslendi.

"Artık beni sevsen iyi olur Doruk. Biliyorsun her an dünür olabiliriz." Bu dediğine karşı alaycı bir gülümseme attım ve aşağı indim. Eymen ve Eser mi? Yok öyle bir dünya. Bende Doruk Seçkin'sem o iş ol-ma-ya-cak!!

İşte o kadar.

E.D.R.E.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin