-3-

32.7K 1.3K 72
                                    

Beşiğinde yatan bebeğime baktım ve güldüm. "Oğlum bugün babanın yanına gideceğiz. Yakışıklı oğlum benim. Büyüyünce çok canlar yakacaksın sen."
 
Kıyafetlerimi yatağın üstüne dizdim. Hangisini giysem ki? Bugün çok özel bir gün."Bebeğim sence bunu mu giyeyim yoksa bunu mu?"

Ah çocuk konuşamaz ki Eylül, salaklık  damarın tuttu yine. En sonunda vişne çürüğü bir elbise giydim, altına da siyah topuklu. Ah yetişkin olmanın en iyi yani bu. Topuklu ayakkabı. Yakında fabrika açacağız.

Efenin eşyalarını çantama koydum ve bebek arabasında oğlumla beraber yola çıktık. Doruk bizim ailelerimizin ortak şirketinde müdür. Yani o kadar yorulmuyor. Resmen patron. İş yeri de evimize yakın yirmi dakikada varırız. Telefonla arayıp haber versem mi? Yok yok tam süpriz olsun.

En sonunda iş yerine geldiğimizde bizi Doruk'un sekreteri karşıladı. Hey ne ara değişti bu? Yaşlı teyzeye ne oldu?bBu çok güzel,ateşli ve... hayır çok baştan çıkarıcı bu olamaz!Önemsemiyormuş gibi odaya girdim. Takma Eylül salla gitsin. "Doruk."

"Aşkım."

Yanağıma bir öpücük kondurdu. Bir mi sadece bir? Ve yanaktan. "Rüzgarım, oğlum gelmiş, babasını özlemiş."

Hah anca Rüzgar zaten. Ben doğurdum onu ben. Sadece bir öpücük öyle mi, hem de bu günde! "Eylül."

Ona bakınca tekrarladı. "Ne içeceksin dedim. Aklın nerede senin?"

"Hiç dalmışım. Kahve alayım ben." dedim çaktırmadan. Telefonla sipariş verdikten sonra bana geri döndü. Kucağında Rüzgar koltuğunda oturuyordu. "Aslı nasıl haber var mı?"

"Şimdilik iyi ama ileride sancısı çok artacak." dedim ve güldüm. "Eh kız çocuk erkek çocuğa benzemez."

"Hah ne alaka ya? Ben Efe'de çok sancı çektim bir kere. Tabi senin bunu bilmen imkansız." dedim ama sevgili kocam beni umursamadı. Alınsan biraz. "Peki adı ne olacakmış?"

"Yaprak."

"Hım güzel isim. Bizim kızımızın adı belli olmasaydı belki bizde koyardık."

"Kızımız? Olmayan kızımızın adı belli mi?" dedim ve dik dik baktım. "Evet adı Eser olacak."

"O ne be? O erkek ismi. Kızıma hayat boyu işkence çektiremem ben."

Uzun süre olmayan kızımızın adı hakkında kavga ettik. Sonra bir kız girdi içeri. Meğer müdür yardımcısıymış. O etek boyu ne be?Hic giymeknile uğraşma bence, direkt çıplak gel. Yuh bu adam evli bir çocuğu var.

İş yerinden çıktık ve arabaya bindik. Yolun yarısında hiç bir şey konuşmadık. Biz nereye gidiyoruz ya?

"Eylül artık gül."

"Niye? Çok mu mutluyum sanki?" dedim, Hemde bugünde Doruk.

"Ah abarttın Eylül. Ne var bunda?"

"Sana göre yok tabi, oh ne güzel hayat." dedim ve omuz silktim.

"Senin bu kıskançlık krizlerin beni öldürecek." dedi ve bakışlarını dikiz aynasından çekip yola verdi. "Hah o etek boyunu kıskanmayayım mı yani? Seven kıskanır bir kere!"

Arabayı durdurdu. "Neden buradayız?"

"Alışveriş."

Bir şey demeden oğlumla birlikte arabadan indim Cidden bugünü unuttun mu? Senin gibi bir odundan ne bekliyorsam, suç bende asıl. Rüzgar'ı arabasına oturttuk ve markete girdik. Hayır madem alışveriş yapıyoruz, listenin dışına çıkma. Yok yok yok.

"Bu ne Doruk?"

"Soğan."

"Onu görüyorum. Kaç kilo bu?" dediğimde cevabını da biliyorum aslında. "On."

"Ne yapacağız bunu her gün soğan mı yiyeceğiz? Geri götür."

Homurdana homurdana soğanı geri götürdü. Ama bu sefer yedi kilo domatesle geri döndü. "Doruk dalga mı geçiyorsun ya? Bu ne ?"

"Domates anca doyarız dedim."

"Ha evet yedi kilo."

"Eylül öyle deme domates sağlıktır. Kanseri önlüyor kızım." dedi Doruk ve güldü. "Ya git  koy şunu, sinirimi bozma!"

Tekrar homurdana homurdana geri gitti. Seninle çok işimiz var koca bebeğim.

♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚

Ah şimdi nerede bu? Rüzgar arabasında uyumuştu ve Doruk on beş dakikadır ortada yok. O sırada bir anons geçti.

"Merhaba ben Doruk Seçkin. Bugün hayatımın anlamı, en tatlı belam ile evlilik yıldönümümüz. Onu çok seviyorum. Oğlumuzu da. Birinci yıldönümümüz kutlu olsun aşkım. Seni çok seviyorum Eylül."

Evet çok klişe olabilirdi ama gözlerimden akan yaşlara engel olamadım. Beni hep şaşırtmak zorunda mısın Doruk? Seninleyken hayat hiç bitmeyecekmiş gibi. Sanki her an duruyor gibi.

Herkes bana bakıyordu. Tabi insanlar her gün marketin ortasında ağlayan biri görmüyorlar. Resmen anırıyorum ya. Bir ara ağlama sesleri çalışması yapmam gerek. Doruk yanıma geldi,  tabi gelir gelmez boynuna atladım. Ama hıçkırarak ağladığım için hemen geri çekildi. Elleriyle gözyaşlarımı silerken bir yandan bana tuhaf bakışlar atıyordu. "Eylül ne oldu? Niye...?"

"Pislik. Senden süpriz isteyen mi var? Sabahtan beri belli etsen olmaz mı?Öküz ne olacak?" dedim ve burnumu çektim.

"Eylül."

"Ne?"

"Seni çok seviyorum karıcığım." dediğinde ağlamam durdu. Gözleri her zaman ki güzel mavi tonuna bürünmüştü. "Ben daha çok seviyorum kocacığım."

Hayatın durduğu an böyle bir şey. Sevdiğin adamla evlenmek gibi. Ona her gün tekrar aşık olmak, her gün farklı duyguları tatmak gibi.

Doruk Seçkin sen benim hayatımsın. Hatta belki de nefesimsin.

E.D.R.E.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin