-27-

20.1K 954 139
                                    

Rüzgar'dan...

Biz yani insanoğlu çok doyumsuzuz. Ve bu doyumsuzluk her geçen gün daha da büyüyor. Durmuyor. Bunu kimse hiç kimse durduramıyor. Bunu durdurmak için bir şey gerekiyor. Ölüm gibi bir şey. Sadece ölüm durduruyor bunu.

Son iki saattir yatağımda uzanıp tavanı izleyerek olacakları düşünüyorum. Annem olmazsa ne olur? Neler olacak? Derin bir nefes aldım. Erkek adam ağlamaz. Ne saçma bir laf. Erkeklerinde duyguları var. Belki çok şerefsiz ya da piç olabilirler. Ama onların da duyguları var.

"Rüzgar iyi misin?"

"Yaprak biliyor musun, onu mutlu etmek için hiç bir şey yapmadım. Hiç bir şey. Oysa o benim için ne kadar çok şey yaptı."

"Rüzgar kendini suçlama.Bu senin suçun değil." dedi Yaprak. "Hayır benim suçum. Onu hep üzdüm. Hiç bir zaman onun istediği kişi olamadım. Hepsi benim suçum."

"Saçmalamayı kes Rüzgar! Annen seni olduğun gibi sevdi. Başka birisi olmanı istemedi."

"İstedi Yaprak. Seni seven biri olmamı istedi." Bu sözümle onu kıracağımı düşünmemiştim. Çünkü şu an annemin istediği biriyim. Tabi ki bunu söyleyemeden gözleri doldu ve odadan çıktı. Aferin Rüzgar bir bu eksikti.

Yaprak'ın arkasından salona indim. Herkes oradaydı. "Rüzgar, Yaprak." dedi annem.

Yaprak annemin yanına oturdu bende karşısına. "Biliyorsunuz ben yakında... yakında öleceğim. Ve sizden son bir isteğim var." dedi annem.

"Anne böyle konuşma!" dedim hafif bağırarak. "Rüzgar bunlar gerçekler. Ve gerçeklerden kaçamazsın."

"Peki son isteğin ne anne?"dedi Yaprak.

Anne demesine ben gibi herkes şaşırmıştı. "Son isteğim. Evlenin. Ben ölmeden evlendiğinizi görmek istiyorum." dedi annem kısık bir sesle.

"Anne sana böyle konuşma dedim. Pekala evleniriz. Değil mi Yaprak?" dedim Yaprak'a bakarak.

"Evet. Hatta tarihi sen belirle anne." dedi Yaprak. "Pekala dört gün sonra." dedi annem.

"O kadar çabuk mu?" dedim aniden.

"Durumumu biliyorsunuz." dedi annem üzüntüyle. "Torunumu görmeyi çok isterdim."

"Anne." dedim annemin yanına gidip ellerini tutarak. "Torununu göreceksin. Sen ölmeyeceksin tamam mı?"

"Tamam tamam."

Herkes salonda otururken kendimi dışarı attım. Bir çözüm bulmam gerek. Onu kurtarmam lazım. Karşıma çıkan ilk çöp kutusuna tekme attım. Tabi ayağım acıdı biraz. Şunu anladım. İster zengin ol ister fakir ol, ister mutlu ol ister mutsuz... Kim olursan ol ölümü durduramazsın.

Annemin doktoruna doğru giderken bunları düşündüm. Yaşama amacımızı. En sonunda geldiğimde derin bir nefes alarak içeri girdim. "Doktor Cenk?"

"Buyurun."

"Ben hastanız Eylül Seçkin'in durumu hakkında konuşmak için gelmiştim."

"Ah evet Eylül hanım. Maşallah yapılan testlerde Türkiye standartlarının üstünde sağlıklı çıktı." dedi adam gülerek. "Ne? Emin misiniz?"

"Evet. Hatta Eylül hanım çok şaşırmıştı."

Bir dakika. O zaman bu kanser meselesi... "Peki akciğerleri? Onlarda sağlıklı mı?"

"Evet. Son derece sağlıklı. Hatta fazla sağlıklı. Siz neyi oluyordunuz acaba?"

"Ben oğluyum. Sizden sonuçları rapor şeklinde istesem?"

"Ah tabi." dedi adam ve çekmecesine uzandı. Bir tomar kağıdı bana uzattı. "Teşekkür ederim."

Sen varya anne. Sen adama pabucunu ters giydirirsin.

♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ 

4 SAAT ÖNCE...

Eylül'den...

"Anladın mı Doruk?"

"Eylül. Bu şaka olmayacak bir konu."

"Ne yani? Bırakayım da yine mi küssünler?" dedim ve omuz silktim. "Tamam. Eğlenelim biraz."

"Yapacaklarını biliyorsun."

"Biliyorum sabahtan beri 567. soruşun."

Doruk dolaptan iki limon çıkardı. "Bunları ne yapacaksın?"

"Ağlama numarası aşkım."

"Akıllı odunum benim." dedim ve yanağını sıktım. "Ne odunluğumu gördün be?"

"O liste uzun. Girmeyelim oraya."

"Çok komiksin."

"Çok konuşma da sür hadi."

"Başka emriniz?"

"Emir değil rica aşkım."

Doruk gözüne limon sürdü. Aynı zamanda Aslı Burak Eser ve Eymen'e de sürdü. Evet çok güzel olacak. Dört güne kalmadan sonunda ben kazanacağım. Zafer!!

♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ 

Rüzgar eve az önce geldi ve beni misafir odasına çekti. Allah allah ne oldu ki?

"Seninle açık konuşacağım anne."

"Konuş oğlum."

"Bugün doktoruna gittim." dediğinde kalbim hızlandı. "Ne?"

"Ya evet. Bil bakalım ne dedi?"

"Ne dedi?"

"Dedi ki. Sen yani Eylül Seçkin, Türkiye standartlarının üstünde sağlıklıymışsın." dediğinde öksürmeye başladım. "Helal anne helal."

Rüzgar yanıma oturdu. Ellerimi tuttu. "Annem. Annelerin sultanı. Ne kadar korktum biliyor musun?"

"Özür dilerim Rüzgar. Ben sadece siz bir daha küsmeden evlenin istedim."

"Sadece söylesen yeterdi anne. Bu yalan çok... acımasız."

"Özür dilerim oğlum." Rüzgar yavaşça bana sarıldı. "Seni seviyorum annem. Beni hiç bırakma tamam mı?"

"Tamam. Seni hiç bırakmayacağım."

"Söz mü?"

"Söz."

Rüzgar yanağımdan öptü ve ayağa kalktı. Tam çıkacakken durdu. "Ha bir de. Bunu Yaprak bilmese daha iyi."

"Nasıl?"

"Bu bizim küçük sırrımız Eylül sultan."

"Benden laf çıkmaz."

Oğlum Yaprak'ı seviyor. Evet o kadar çok seviyor ki onu kaybetmekten korkuyor ve onunla evlenmek istiyor.

Benim minik oğlum aşık.

♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ ♔♚ 

Eser'den...

Bugün Eymen ile iki hafta üç günümüzü dolduruyoruz. Çok az kaldı. Bir şekilde ona açılmam gerek. Ama nasıl?

Evden dışarı çıktığımda kapının önünde sevgilimi bekliyordum. Ama o yoktu. "Ne haber Nisan? Görüşmeyeli sekiz gün oldu."

Eren. Onun burada ne işi var?

"Eren. Burada ne işin var?"

"Düşündüm ki madem seni güzellikle ikna edemedim, zorla ederim."

"Ne?" Kapıya doğru geri geri giderken Eren bana yaklaşıyordu. Tam zile basacakken elimi tutup ağzımı kapattı. "Bir oyun oynamaya ne dersin Nisan?"

Tekme atmaya çalışırken burnuma bastırdığı koku ile kendimden geçtim.

Evet şu an resmen kaçırılıyorum.

E.D.R.E.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin