"Harry." diye inledim.
Harry boynumu emiyordu. Her zaman ki damgası olan morlukları boynum ile omzum arasındaki noktaya bırakıyordu. Yumuşak dudakları ile boynuma hükmederken kaskatı kesilen vücudumu hareket ettirmeden yerimde sabit kaldım. Her iki elimle ensesini tutarak onu, kendime daha çok bastırdım. Harry bir elini belime yerleştirdi diğer eliyle eteğimi sıyırarak kalçalarımı sıktı. Çorabımın üzerindeki eli tenime mesaj yaparken sıcak nefesini tenime üfledi. Dudaklarıyla dudaklarımın üzerini örttü. Hoyratça dudaklarımı öptü. Buna aç kalmış gibiydi. İkimizi nefessiz bırakırken durmadı. Dudaklarımızı ayırmadan beni öpmeye devam ediyordu. Ağırlaşan nefesim yüzünden ders zilinin çaldığını geç duydum. Harry zile aldırış etmeden devam ediyordu.
"Harry." diye mırıldandım. Dudaklarının altında fırsat bulup boğuk sesimle onu durdurmaya çalıştım. Beni duymamazlıktan gelerek devam ediyordu. "Harry, zil çaldı." dedim.
Bu sefer durdu ve hızlıca aramızda bir boşluk açtı.
Harry, "Dersten nefret ediyorum." diye kendi kendine söylenmeye başlarken onun sıyırdığı eteğimi aşağıya çektim ve üzerimi düzeltmeye başladım.
Yüzüme bakma gereği duymadan "Sınıfta görüşürüz." dedi ve kütüphaneden çıktı. Üzerimi düzeltikten sonra bende hemen arkasından çıktım ve sınıfa doğru gittim.
Sınıfa girdim ve sırama yerleştim. Yerime otururken en yakın arkadaşım Sarah, bütün teneffüs neredeydin, bakışlarını bana atarken sınıfa önce Harry ve hemen ardından matematik öğretmenimiz bayan Jennifer girdi. Kulaklarımızdan düşmeyen ve okulu dolduran sesiyle bağırıp zaman kaybetmeden kitaplarımızı çıkarmamızı istedi. Harry yanımdan geçerken bana bir kağıt verdi. Sarah çantasından kitabını çıkarmakla meşgul olduğu için Harry'nin bana verdiği notu görmedi. Kağıdı açtım. Bana verdiği notta:"Bu gece bende kalmaya ne dersin? Okul dışında vakit geçirmek güzel olabilir. x" yazıyordu.
Okul dışında buluşmak ve bu buluşma onun evinde mi olacaktı? Beni şaşırtmayı başardı. Bu okula 3 yıl önce gelmeme rağmen onu bu yıl fark etmiştim ya da doğrusu o beni fark etmişti. Okuldaki kavgalara karışan, sürekli birilerini ezerek okulun gözdesi olmaya çalışan çocuklardan değildi, onu geç fark etmemin nedeni bu olabilirdi. Uzakta kalmayı tercih ederdi, her konuda. Benimle kütüphanede buluşmadığı zamanlarda okuldaki zamanını isimlerinin Hector ve Kevin olduğunu anımsadığım iki çocukla geçirirdi. Onlarla konuşmayı ve şakalaşmayı tercih ederdi ve genellikle okuldaki diğer isimlerle konuşmamaya çalışırdı. Onu gördüğüm ilk günlerde diğerlerinin onunla konuşmak istemediğini sanmıştım ama daha sonra onun bilerek araya mesafe koyduğunu fark etti. Geçen ay yemekhanede yemek yediğimizde onun masasına oturan kızı öldürecekmiş gibi bakmıştı. Kızın onunla konuşmak için sarf ettiği çabaya karşın o da, kızın masadan kalkması içim ekstra çaba harcamıştı. Yüzündeki ifadesi ile masasına oturduğu için ne kadar rahatsız olduğu konusunda belli etmeye gayret göstermiş ve sonunda kız masasından kalkmıştı, istemeden. Kavga etmezdi ama Hector ve Kevin'ın olduğu bir tartışmada araya girerek olayı çözüme kavuştururdu. Bunu çoğu zaman başarırdı. Okuldaki sorunlu ve her defasında kavga eden çocuklar, Harry'nin kavga etmekten kaçtığını fark etmişti benim gibi ve onu sürekli kışkırtmaya çalışmışlardı. Bazen söylememeleri gereken şeyleri söyledikleri oluyordu, onu kışkırtmak için onunla karşılaştıkları her anı değerlendirip onun hassas noktasını bulmaya çalışarak her türlü iğrençliği yapar ve söylerlerdi. Her şeye rağmen yine de sessiz kalmayı başarıyordu. Bazen söyledikleri şeye gülerek onu kışkırtmaya çalışanları çileden çıkarttığı oluyordu.
Bayan Jennifer dersi anlatıp tahtaya bir şeyler yazıyordu ama ben derse odaklanmış değildim. Sınıftaki mızmızlanmalara bakılırsa sadece dersi dinlemeyen ben değildim. Son sınavlarımızı vermiştik ve haftaya okul kapanacaktı ama yine de Bayan Jennifer kafamıza yeni bilgiler sokmakta ısrarcıydı. Ona göre, bir şey öğrenmek için harcanmayan zaman değersiz ve yaşanmaya değer değildi. Cebir dersini bize sevdirmeye başarmış olsa da bazen aşırı derece gösterdiği öğretme tutkusu bizi sıkıyordu. Bugün olduğu gibi.
Yorucu bir okul gününün sonunda nihayet eve gelebildim. Oyalanmadan banyoya girip bir duş aldım. Günün yorgunluğunu üzerimden alan banyonun ardından vücuduma sardığım havlu ve ıslak saçlarımla dolabımın karşısında uzun bir süre oyalandım. Ne giyeceğime karar vermek konusunda kararsızdım ve en ufak bir fikrim yoktu. Telefonum sesiyle uzun süre kaldığım yerden irkilerek kendime geldim. Yatağın kenarına bıraktığım çantamı aldım. Çantadan telefonu bulup aldım ve telefonu açtım. Mesaj kutusunu açarak mesajın kimsen geldiğine baktım. Mesaj Harry'den gelmişti.
"Benim için giyin. Not:Tercihim... her neyse geldiğinde icabına bakacağım zaten. x"
Nedensizce gönderdiği mesajı beni afallattı. Telefonu bırakıp dolabın karşısına bir kez daha geçtim. Elbise eleme sonucunda sonda kalan iki elbise arasında tercihim ince askılı, diz kapaklarımın üstünde biten siyah elbiseden yana oldu. Saçlarımı kuruttum ve toplayıp at kuyruğu yaptım. Siyah babetlerimi ayağıma geçirdim ve çantamı aldıktan sonra evden ayrıldım.
Harry'nin bugün bana verdiği notun altında yazılan adresi taksiciye verdim. Daha önce görmediğim yerlerden geçmiştik. Adres bulma işinde kötü olsam da geçtiğimiz yollardan anladığım kadarıyla şehrin merkezinden çıkmıştık. Neden bu kadar uzakta oturmayı tercih etmişti ki? Geniş ama fazla evin olmadığı, sessiz ve tenha sokaklara girdik. Taksici bir evin önünde durdu, yüzünü bana çevirmeden ona verdiğim adresin burası olduğunu söyledi. Ona parasını uzatıp taksiden indim. Etrafta yaşantıya dair bir ses yoktu.Evlerin ışıkları yanmıyordu ve alanın tamamını ağaçlar sarmalamıştı. Hafif hafif esen rüzgar beni ürpertti. Ayaklarımı hareket ettirip bahçe kapısından geçtim. Kapıya ulaştığımda durdum ve derin bir nefes alıp zile bastım. Nefesimi dışarıya vermeden saniyeler içinde kapı açıldı. Yüzünde anlaşılmayan gülümsemesi ile gözlerini kısarak bana baktı. Öne eğilmek yerine beni kendisine çekerek bana hazırlıksızca bir öpücük verdi. Öpücüğü kuru, telaşsız ve uzun oldu. Geri çekildi.
Beni içeriye çekerek, "Gelmene sevindim. Hadi gel içeriye." dedi.
İçeriye geçtim. Vücudunu öne eğerek kapıyı örttü ve ardından bana döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Labirent
FanfictionHayatı kaybetmenin kıyısına yaklaşanlar, onu daha iyi tanırlar. Cover by @BlueHolland