Kaç kere ölür insan ?

124 32 11
                                    

Merhabalar biricikler . Baya baya uzun zamandır yazamadım . İnanın yazmamı bırakmak için tek sebebim sizsiniz . Haydi oyalanmayalım . OkuyalımOkuyup acılarımızı paylaşalım . Her sayfası acı yüklü bir bekleyişdi bizimkisi . Haydi ! Oyalanmayın yanınıza bir peçete alın bir de sıcak bir içecek . Bekliyorum...

Ezgi Küçük

2 yıl sonra. ...
Hayat ? Hayat , neydi ? Nasıl tanımlanırdı ? Doğuştan ölüme kadar geçen binbir zorluk , acı, mutlulukları yaşadığımız ömür müydü?  Kaçımız yarın öleceğimizin bilinciyle yaşadık ?  Kaçımız yarın ölebileceğimiz bilinciyle bugün değer veriyoruz insana , insanlara ? Vermiyoruz . Biz , o kadar bencil bireyleriz ki ; ne kadar gidersek gidelim hep bizim hayatımız iyi olur diyoruz dibe biz hiç batmayız diyoruz.  Sahi kaçımız ciddi anlamda dibi gördük ki ? Kaçımız kırılmaya rağmen sevdik ? Haydi ama aşk değil bu ? Yeri geldi ailemize kırıldık yeri geldi en yakınım dediğimiz kardes gibi gördüğümüz insanlara güvendik . Kimseye gerçek anlamda güvenmeyin . Kimseyi de ciddi ciddi ömrünüzü verecek kadar sevmeyin . İnsan ne zaman anlar biliyor musunuz değer gördüğünü ? Sizce ne zaman ? Seslerinizi duyuyor gibiyim... Daha önceden hiç yakın birinden kazık yemeyen insanlar , en mutlu anında tanırsın diyor insanlara ... İnsanları mutlu anınızda tanıyamazsınız.  Mutlu anınızda size yoldan geçen birisi de yanınızda olabilir.  Mutlulukta yanınızda olan insanlar , bir zamana kadar size yol arkadaşlığı yapan kişilerdir . Hele bir düşün zora . İşte zora düştüğünüz an omzunda ağladığınız,  sizinle ağlayan sizinle gülen , yol gösteren kişilerdir gerçek anlamda dostunuz . Ben kimim ? Ben Ezgi Küçük ... Şu hayatta her şeyi kaybetmiş bir insanım . Evet evet yanlış duymadınız ben her şeyi kaybettim . Evet yanlış duymadınız hayatta her şeyimi kaybettim ben . 2 yıl kadar önce bir kanser hastalığı atlattım . Cidden atlattım mı ? Orası meçhul . Her neyse , daha sonra benim en yakınım Batu ... Onu kaybettim ve o ardına bile bakmadan çekip gitti başka dünyaya . Çok zordu onsuz yaşamak . Hani insanlar kardeşleri ölünce bir tarafları hep yarım kalır ya o gün bugündür yarım kalmamın bir sebebi bu . Daha sonra İpek vardı ... Yakın arkadaşım İpek Can.  Onu kaybettim ben hemde o kadar acı bir şekilde kaybettim ki . İki yıldır bir klinikte yatıyor her Allahın günü yanına gidiyorum ama beni tanımıyor , konuşmuyor , yemiyor içmiyor . Daha sonra her zaman yanımda olacağına yeminler eden diğer adam terk edip gitti beni ... Neden mi ? Annesi daha ağır bastı . Annesini tercih etti benim yerime . Haklı kesinlikle ona kırılmıyorum bu konuda . Ben olsam bende annemi seçerdim . Asıl neden bu muydu peki ? Tabiki de değildi . Sırf bana  kayıtlı bile olmayan bir numaradan gelen mesaj yüzünden bırakıp gitti beni . Üstelik tam iyleşmemiştim bile. Onun için karşıma aldığım şeylerin yanında bana bir inanmayı çok görüp gitmişti . O gün bugündür ne o bana ulaşmaya çalıştı ne de ben ulaşmasını bekledim . Onca mesaj attım ona ,  binlerce kez aradım . Suçum yokken vazgeçti benden . O günden beri görmedim onu ... Eminim değişmiştir. Belki yeni kız arkadaşı bırakmıştır sigarayı ya da o çikolata-huzur karışımı parfümünü değiştirmiştir . En sevdiği yemek olan mantıyı yemeyi bırakmıştır mesela . Belki yeniden aşık olmuştur . Belki sözlenmiştir. Her şeye rağmen Burak , iyi çocuktu , sevdim mi tam severdi . Huzur kokardı o ... Evet huzur kokardı . Korurdu pek kıskanmazdı . Belki sevince çok kıskanır erkekler o yüzden kıskanmadı beni . Üniversite 2 . Sınıf öğrencisiyim normal yaşantımı İstanbulda sürdürürken Ankaraya tercih etmiştim üniversiteyi . Tıp Fakültesi 2. Sınıf öğrencisiydim . Bir apartta iki kişilik bir odada kalıyordum . İstanbula pek sık gitmiyordum . Ora bana hatırlamak istemediğim olayları hatırlatıyor ve tam ortasında kalıyordum . İlk zamanlardaki gibi fazla ağlamıyorum hatta hiç ağlamıyorum . İyi olmam gerekiyor . Belki Burak'ı , yıllarca sevdim ama olmadı . Denedik yine olmadı  . O da çok şey öğretti bana ... En az kendimi öldürmem de benim kadar payı var . O bana birini çok sevmemem gerektiğini öğretti ... O bana nefessiz kalana kadar nasıl ağlanır onu öğretti . O bana her erkeğe adam dememem gerektiğini öğretti . Çok çok şey öğrettiniz bana bayım . Bakın artık size nefret dolu cümleler bile kurmuyorum . Çünkü siz ; nefretimi hak edip kaldırabilecek kadar bile karaktere sahip değilsiniz . Nasıl desem ? Siz belkide benim tanıdığım gibi kalmalıydınız inanın bana benim sizinle çok güzel hayallerim vardı.  Mesela evlenme teklifi eder etmez sımsıkı boynunuza sarılacaktım . Söz günü kahvenize bol miktarda tuz atacaktım . Beraber yemek yapacaktık . Belki de yanacaktı o yemek o sırada birbirimize bakıp gülecektik . Artık beyefendi , hastayken iyleşmem için gülüşünüze ihtiyacım olsa bile o gamzelerinize bakmam . Ben bittim ... Beni sen de bitirdin . Bazen kızıyorum sana biliyor musun ? Keşke sonumuzu kendi ellerinde yazmasaydın be sevgilim . Keşke bizi sen bitirmeseydin . Sahi şimdi mutlusundur dimi ? Aklına dahi gelmiyorum dimi ? Sildim seni ... Evet her ne kadar kendim bile inanmasam sildim . İlk başta mesajları , resimleri sildim . Hiç acımadım  (!) biliyor musun ? Daha sonra her yanıma geldiğine demet demet getirdiğini papatyalar vardı ya ... Tek tek acımadan yapraklarına ayırdım onları . Hani derdin ya sadece bir inanç sen sakın yapma diye . Seviyor-sevmiyor diye tek tek kopardım yaprakları . Hepsinde seviyor çıktı ! Seven insan nasıl gider ? Yalan konuştun bana ... Sen sevmedin ki sadece benimle çok güzel oynadın . Sen katilsin , evet katil... Sen en güzel duygularımın , onyedinci yaşımın , hayatımın her anlamında olup geçmişimin katilisin . Dedigim gibi üniversite ikinci sınıf öğrencisiyim . Hergün rutin olarak okula gidiyorum daha sonra 1 saatliğine de olsa İpek'in yanına  ordan çıkınca bir kaç saat sürekli meydanda bulunan kafede oturup yurda geri dönüyorum . Hayatım bundan ibaret . Yine her zamanki gibi kafede oturmuş derin düşünceler içerisindeyim . Ebrar yanımdaki sandalyeyi çekerek :

"Pardon bayan oturabilir miyim ? "

Ebrar benim burda edindiğim ilk ve son arkadaş hakkımda pek bir sey bilmiyor. Merakta etmiyor onu seviyorum iyi birisi. Deli dolu çılgın . Kafamı olumlu anlamda sallayarak ;

"Tabiki hanımefendi oturun ."

"Kuzu , sana bomba bomba haberlerim var ."

"De bakalım ayaklı gazate ."

"Hani bizim Deniz sürekli bir sevgilim var felan diyordu ya . Yok efendim 1 yıl olmuş . Ay haspam hiç sevmiyorum ya kızı bugün bir baktım instagram hikayesine fotoğraf atmış."

"İyi kız aslında ama merak ettim bakayım ."

"Dur ayol . Hemen gösteriyorum ."

Tuş kilidini açarak bir kaç yere girdi .  Bir kaç saniye sonra telefonu bana çevirdi . Erkek kızın boynuna doğru gömülmüştü . Bu fotoğrafın aynısından Burak ile benimde vardı . Gülümsedim ve devam eden hikaye snaplarine bakıyordum . En sonuncusunda gördüğüm iki yüz beni benden almıştı . Bu ... Dolan gözlerimden sol yanıma doğru süzülen göz yaşlarımı elimin tersiyle silmeye devam ederken durup kalmıştım . Bu ...  Nefesimi düzene soktuğumda ;

"Ebrar , tekrar açar mısın ? "

"Tabi ama neden ? "

"Lütfen bir şey sorma bana sadece aç o sonuncusunu.  "

Tekrar açtığında acı ile gülümsedim . Hiç sağ yanım yanarken  sol yanım hiç üşümemişti . Hiç ben bu kadar yenilmemiştim ki hayata . Erkekler işte hepsi istisnasız aynı . Herkesle aynı pozu verip aynı rolde oynamayı çok severler.  Onlar hep başrol oynamayı seven insanlar . Onlar hep yenilmeyenlerdir . Hepsinin canı cehenneme . Burak'tı işte başka kişilerin boynunda huzuru koklaya koklaya uyuyorsa eğer zaten beni unutmuştur sen benimle nasıl oynadıysan şimdi bende seninle oynayacağım . Sen beni nasıl soluksuz bıraktıysan ben de şimdi ayınını sana yapacağım .

"Senden nefret ediyorum Burak KOÇ . Senden nefret ediyorum. Bana yaşattıklarını yaşayacaksın yemin ederim ... "



@GüllerTuğce bu bölüm sana gelsin meleğim seni çok seviyorum ...

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere ....

BİR GÜNLÜK SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin