Nası Yani?

38 2 2
                                    

Keyifli okumalar ❤️

10 gün sonra...

Yazarın anlatımından:

Genç kadının kaçıncı kez hayata yenilişiydi bilmiyordu. Öfkesi kendineydi her şey güzel giderken yarım bırakmak zorunda mıydı canından sevdiği eşini ve çocuklarını?
Son kez sarılmış mıydı çocuklarına?
Zihninde harmanlanan sorulara yanıt ararken kafasının üzerindeki makinadan yükselip alçalan ritim seslerini kulaklarına doluyordu.

Dayak yemiş gibi hissediyordu kendini. Kaç gündür elinde ölü bir bebek yaşam ve ölüm arasındaki o ince çizgide maratondaydı genç kadın?
Bir yanı koşup sarıp sarmalamak istiyordu sevdiği adamı, ona ihtiyacı olan çocuklarını.
Ama...
İzin vermiyordu kucağındaki ölü bebek.
Annesine böyle amansızca gülümserken nasıl burada tek başına bırakıp nefes almaya devam edebilirdi?
Ondan haberi olmamıştı.
O rahmine düşüp ona tutunmaya çalışırken anlamamıştı Ezgi.
Bilseydi...
Bilseydi ona tutunmaya çalıştığını kaybetmesine izin verir miydi miniğinin?

"Anne..."

Dedi ellerindeki ölü bebek birden dile gelircesine Ezgi hayretle bakıyordu adeta.

"Anne, beni bırakma lütfen."

"Baban, kardeşlerin onlara ne olacak?"

Şuursuzca kurduğu cümlenin öznesi o hariç herkesti. Herkesin ona ihtiyacı vardı kimsenin yanında olamıyordu. O an söküp atmak istedi o hissi...
Elinde bir bıçak canlı canlı kalbine saplanıyordu yüzlerce kez.
Her şey yolunda giderken ailesine o yolda eşlik edemeyecek olmak ürküttü genç kadını.
Elindeki bebeğe baktı bir de arkasında üç çocuğu ile bekleyen eşine.

"Ezgi lütfen!"

Diyordu Burak, perişan bir vaziyette. Batu Ege , isminin hakkını verircesine öyle kırgın bakıyordu ki annesine. Susuyordu bile isteye.
Sanki bir konuşsa evren ona inatla hareket edecek annesi gidecek diye ödü kopuyordu.
Kızlarına çevirdi gözlerini kadın korkuyla.

"Anne, ben daha çok küçüğüm ben yarım kalırım."

Dedi Ceylin , gözlerinde sanki yüklü bir yağmur bulutu taşırcasına ağzından çıkan cümleler çatallaştı.
Kadın ne yapacağını bilemez şekilde dizleri üzerine çöktü.

"Burada bir yanımı bırakıp oraya koşarak gelmek hangi dilde annelik Burak?"

"Kelebek, o orada huzurlu. Onu rahat bırak ki büyüsün. Ve hangi zaman diliminde olur bilmiyorum ama annesini, babasını, kardeşlerini beklesin. Sen onu özgür bırak ki uçabilsin. Onun için yapabileceğin tek şey onu özgür bırakmak. Ama bizim için yapabileceğin en özel şey yaşamak Ezgi. Lütfen yaşa Kelebek. Uç...
Uçabildiğin kadar özgürsün biliyorum.
Uç ve yanımıza gel! "

Genç kadın rüyalarında konuşurken başına durumunu kontrol etmek için iki doktor üç hemşire geldi.
Genel muayenesi tamamlandıktan sonra, ağzını araladı 60'lı yaşlarda kısa  siyah saçları arasına yerleşmiş beyazlarına rağmen oldukça dinç duran kadın bakarak:

"Her şeye hazırlıklı olması gerektiğini söyleyin ailesine. Ve ne kadar tanıdığı onu son kez görmek isteyen ne kadar kişi varsa gelsin."

Yıllarca aynı yerde görev yaptığı hemşire, şaşkınlıkla ağzını araladı:

"Bu yaşıma kadar bu bilgiyi çoğu insana verdim fakat dünyada kalbi bu kadar temiz kalmış birisini sonsuzluğa uğurlamak çok zor. Hiç mi bir ihtimal yok onun için?"

"Yarın tekrar uyandırmayı deneyeceğiz. Sonrası ona bağlı ama sende biliyorsun ki bu ilacı üçüncü kez alışı eğer bağışıklık kazandı ise..."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 29, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BİR GÜNLÜK SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin