Merhabalar ... Nasılsınız ? Bir önceki bölüm için aldığım mesajlar beni o kadar mutlu etti ki iyiki varsınız ! İyiki ... Sizleri kocaman seviyorum . Fazla uzatmadan , yeni bölüme geçiyorum . Lütfen biraz daha yorum ve voteyi arttıralım mı ?
1 hafta sonra ...
Ezgi Koç
Bir adamı , bir kadın nasıl sever ? Ya da bir adamı , yaralı bir kadın nasıl sever ?
' Bir aşk hikayesi dinlemiştim küçükken dedemden , bir kadın doğum yaptıktan sonra her şey yolunda giderken bir gün yere düşüyor ve bayılıyor . O gün evde kimse yok eşi işte . Gece geç saatlerde eşi geliyor eve küçük bebek ağlamaktan bir hal olmuş eşi yerde öylece uyuyor gibiydi . Adam telaş etmeden ilk önce bebeğini susturdu . Yere eğlerek ; kadını uyandırmaya çalıştı . Derin ve cok az nefes alıyordu kadın . Adam , o zamana kadar ölüm nasıl olur bilmiyordu . Sahi uyku da yarı ölüm hali değil mi ? Ambulansı arıyor adam direk , yarım saati geçmeden ambulans sirenleri yankılanıyor sokakta ... Bebek korkup ağlıyor , hissediyor sanki annesine bir şey olduğunu . Adam , korkuyor ama kucağındaki dünyalar güzeli , cennet kokulu bebeği için güçlü görünmeye çalışıyor . Daha sonra adam bir yakınına bırakıyor bebeği ve ayakları hastaneye koşarken , bedeni geri adımlar atıyor . İçeriye giriyor ; adını söylüyor danışmadaki sekretere . Sekreter , buruk bir sesle tarif ediyor yerini . Adam koşarak gidiyor . Bir küçük cam karşılıyor adamı , ve boylu boyunca uzanmış yatıyor kadın . Sanki adamın geldiğini hissetmiş gibi , sol gözünden ard arda iki damla yaş süzülüyor yanağından ve gülümsüyor . Adam , korkuyor çaresiz . Kadının , duyacağı bir fısıltıyla sesleniyor : sakın gitme daha bebeğimiz çok küçük . Ben ona bakacak ve senin acını çekebilecek kadar güçlü değilim . Kadın , duyuyor gibi eliyle bekle işareti yapıyor . Elbette bekleyecek sonuçta hayat arkadaşı ! Tam tamına 8 yıl geçiyor ... Doktorlar umudunu kesmişken kızının doğum gününde uyanıyor kadın . Ve o güne kadar adam bir kez bile öf dememiş beklerken . Ve çocuğuna o güne kadar annesini anlatmış . Kızı her sorduğunda çok güzel bir yerde diye yanıtlamış . Ve kadın ; uyandığı zaman 8 yıl geriden başlıyor hayatına . '
Dedemin sesi kulaklarımda yankılandığında ; buruk bir şekilde gülmesedim . Birgün Burak , okulda yüzüme dahi bakmamıştı . Ona ağzımdan çıkan kelimeler ile sorduğum soruların cevabı olarak anlatmıştı bu hikayeyi . O zaman pek idrak edemesem de şimdi o kadar iyi anlıyordum ki her şeyi . Bir kadın , bir adamı kendi hayatından eksiltebilecek kadar , nefessiz kalana denk , ölüm onu bulana kadar ... Ve en iyi yaralı kadınlar sever ; onlar ihanet nedir bilmezler ! Sevmeyi bilirler , sahip çıkmayı . Terk etmeyi , hayat felsefesi edinmezler . Burak ile bir haftadır aramız bozuktu . Fazla konuşmuyordu . Nedeniyse ; sürekli ölümden bahsetmemdi . O gün bir şekilde aklını çekelerek eski kan sonuçlarımı göstererek hastaneye gitmekten vazgeçirebilmiştim . Ona yalan konuşmak , kendimden tiksindirirken güçlü kalmaya çalışıyordum . Uzun zamandır Yonca Abla'yla , konuşmuyorduk . Şimdi saatin sabah 8'inde kalkmış ; salonda boş boş oturuyordum . Saate tekrar baktığımda ; 11'e geliyordu . Burak , hala kalkmamıştı . Son üç gündür bir şeyler yemekte güçlük çekiyordum . Ama bunu Burak'a diyemiyordum . Belki de nedeni aldığım kanser haplarıydı . Ayağa kalkarak amerikan tarzında olan mutfağa geçtim . Buzdolabını açtığımda kahvaltı çeşitleri neredeyse bitmiş gibiydi . Bugünlük bile yetmeyecek gibiydi . Odaya geri döndüğümde Burak , yan tarafındaki yastığa sarılmış şekilde uyuyordu . Yakınlarda bir market vardı o uyanana kadar gider gelirim diye düşünüyordum . Altıma kot pantolon üzerine sıfır kol siyah bir badi ve üzerine uzun bir hırka giymeyi tercih etmiştim . Elime sadece cüzdanımı ve telefonumu almayı tercih etmiştim . Siyah spor ayakkabılarımı ayağıma geçirerek , evden ayrıldım . Taşınalı yeni olduğu için hiçbir komşuyu doğru düzgün tanımıyordum . Apartmandan çıktığımda ne taraftaki markete gideceğime karar verirken tam tamına 3 dakika oyalanmıştım . Sağ taraftaki markete gitmeyi karar vermiştim adımları hızlandırdım . Yol boyu aklımda son olanlar vardı. Bundan sonra nasıl bir yol izleyecektim ? Ne yapacaktım ? Her şeye rağmen okula devam edecek miydim ? Düşüncelerim arasında markete gelmiştim . Fazla bir şey almayacaktım . Burak , ne kadar tosun dese bile güçsüz ve narin biriydim . Reyonlara bakarak ; zeytin , örgü peynir , kaşar peyniri , beyaz peynir, helva ve tabiki de 2 tane nutella . Aldıklarımı alışveriş sepetine yerleştirirken bir yandan da sucuk ve sosis yerini arıyordum . Onları da bulduğumda alışveriş tamamlanmıştı . Aniden gelen mide bulantısı hissiyle yan taraftaki duvara tutundum . Zorlanarakta olsa kasaya geldim . Bayan ürünleri makineye okuturken biran önce gitmek için kredi kartımı çıkararak ; beklemeye başladım . Birkaç dakika sonra kadının işi bittiğinde ;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR GÜNLÜK SEN
Teen FictionBakın Bayım, Yandım bittim . Öldüm Bayım.Ve ben sizin hiç giremediğim hayatınızdan gidiyorum . Evet bayım özür dilerim sizden evet bana bunca yaptığınız şeye rağmen ... Neden mi ? Eğilin fısıldıyorum, Yaşarken sizi daha çok sevemediğim için . Aff...