Bir ömür boyu

110 20 18
                                    

Merhabalar 😊 nasılsınız ? Umarım iyisinizdir . Sizden bir önceki bölüm için özür diliyorum . Size yetiştirebilmek için , yazım yanlışları ve yazdığım halde yayımlanmayan yerler olmuş bunun için çok çok çok özür diliyorum . Biliyorsunuz ki grubumuz var tekrar tekrar diyorum gruba gelin . Sizleri  çok seviyorum keyifli okumalar 😊

1 hafta sonra ...

Ezgi Koç

Düğünün ardından Antalya'da üç günlüğüne yaptığımız balayı ardından evimize dönmüştük . Biraz kendimizi toparlayana kadar , Burak'ın tuttuğu evde kalmayı planlamıştık . Biriyle aynı evi , aynı eşyaları , aynı yatağı paylaşmak cidden çok garip ve güzel bir his . Sabah kalktığında gözlerini onun gözleriyle açmak ve gece uyurken gördüğün son gözlerin onun olması . Bunlar tarif edilemez mutluluk nedenlerimdi . Tüm her şeye rağmen çektiğim tüm acıların sonunda  iyiki diyebilmemin sebebi . Şimdi  ondan önce uyanmış olmama rağmen yataktan kalkmamış onu uyurken  izliyordum . O kadar masum ve cildi bir bebek kadar yumuşaktı ki , bakmaya doyamıyordu insan . Saate baktığımda 11'e geliyordu . Bir hafta içinde aileden ve arkadaşlarımla iletişime geçmedim sadece tüm vaktimi Burak'a ayırmıştım . Ay saçmalamayın tabiki sosyal medya hesaplarımdan hepsine girip soyadımı değiştirmeyi ihmal etmemiştim . Canım aşırı şekilde sıkılmıştı Burak'ın , uyanmaya hiç niyeti yoktu . Yataktan olduğunca yavaş bir şekilde kalkarak , odadan çıktım . Kahvaltı hazırlama fikri belirtmişti birden ve sanırım inşallah yani ben kahvaltı hazırlayana kadar uyanır diye umuyordum . Buzdolabını açıp ; kahvaltı çeşitlerini çıkardım . Masaya yerleştirdikten sonra ; tabak ve çatalları bıraktım masaya . Salatalık , domates doğrayarak sofrada bir yere bıraktım . Canım hem sucuklu yumurta hem de menemen çekiyordu . Seçim yapmak yerine gerekli malzemeleri çıkardım dolaptan . 4 yumurta çıkardım dolaptan , yeşil biber , domates ve sucuk çıkardım . Tencere yağı döküp ardından ince ince doğradığım biberleri attım ve renginin değişmesini beklerken , diğer ocağa çayı koydum . Biberleri yanmadan önce kurtardığım için kendimi tebrik ederken ; rendelediğim domatesleri tencereye koydum . Üzerine tuz , karabiber , pul biber atarak pişmesini bekledim . Kaynayan  çayı demledim . Domatesler piştiğinde üzerine iki yumurta kırarak ağzını kapadım . Sucukları aynı düzende doğrayarak yağ döktüğüm tavaya dizdim . Evde hep sucukları yaktığım aklıma geldiğinde gülümsedim . Kızaran sucukları ters düz ettikten sonra bir müddet bekledim . Daha sonra yumurtaları tavaya kırdım . Annem şimdi olsa inanırdı büyüdüğüme . Artık sucukları yakmıyordum sonuçta . Her şey hazır olduğunda günlerdir elime almadığım telefonu aldım . Anneme kısa bir mesaj atarak ;

'Anne müsait olduğun zaman mesaj atar mısın ? Biraz Asya ile konuşayım . "




Anneme mesajı yolladıktan sonra orta sehbanın üzerine doğru bıraktım telefonumu . Burak , hala uyanmamıştı ve ciddi anlamda da karnım açıkmıştı . Oturduğum koltuktan kalkarak , yatak odasına geldim . Burak , istifini hiç bozmamış bir şekilde uyurken cidden sinirim bozulmuştu . Yanına giderek sallamaya başladım.



"Burak ! "

"Burak , uyansana!  Karnım çok aç ve evde ekmek yok . Kalksana ! "


"Bak Burak , eğer uyanmassan yüzüne su döker ya da üstüne çıkıp zıplarım . Gerçi uyanamadan ölürsün o ayrı bir şey ama  uyan banane ya  . "







BİR GÜNLÜK SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin