ÖZEL BÖLÜM 1

51 3 11
                                    

EZGİ KOÇ

''...

Hayatımızda her zaman her şeyi ertelemedik mi? En son ne zaman kendiniz için yaşadınız? Hayatımız her zaman ertelemekle geçti. Kendimiz için nelerden vazgeçtik? Neler kaybettik erteleye erteleye? Bazen ailemizden birini , kırdığımız arkadaşımızı... Her gün adını bilmediğimiz onlarca kişiyi uğurluyoruz sonsuzluğa. Sadece her gün her insanla son gününmüş gibi yaşayın. Son kez görüyormuşsunuz gibi yaşayın ve sevin insanları. Yoldan geçen insanlara selam verin çiçek dağıtın. ''



Salonda tüm aile oturmuş Derin'in, ilde birinci olmuş kompozisyonunu dinliyorduk. Büyük bir özenle bitirdiği cümlelerinin sonunda ayağa kalkarak alkışlamıştık. İşte benim kızım! İşte benim kızım tam olarak buydu! Batu Ege, gülümseyerek :

''İlk defa doğru ve güzel bir şey yaptın. Aferin! bir 18 yıl daha iyi ve güzel bir şey beklenmez senden artık.''



Derin, yanında bulunan yastığı kavrayarak hızla fırlattı yastığı Batu Ege'ye. Burak, gülümseyerek kolunu omzuma doğru uzatarak :



''En azından 18 yıl sonra Derin, ondan umut etmemiz konusunda bize bir ışık verdi. Ya sen? Ne zaman düşünüyorsun iyi bir şeyler yapmayı?''



Batu Ege, göz devirerek geriye yaslandı. Gözlerimi Burak'a, çevirerek:

''Neden öyle diyorsun babası? O da çok güzel sinyaller yolluyor bence ileride benim en az üç eşim olur önüme geçmezseniz diye.''





''Anne ya!''

dedi kızgın şekilde Batu Ege.

"Efendim ya?"

dedim Batu Ege'yi taklit edercesine.

"Niye öyle diyorsun hayatım onun yaşlarında bende öyleydim. Hovardalık peşindeydim hep."



Burak'ın, savunması üzerine ayağa kalkarak elimdeki yastığı suratına doğru fırlattım.


"Akşam yemeğini o zamanlar hovardalık ettiğin kızlara ilet senin ve çocuklar için bir şeyler hazırlayıversin. Umarım geçen yıllar çapkınlığından bir şeyler getirmemiştir. Bol şans!"



diyerek üst katta bulunan odamıza çıktım. Oldukça dağılmıştı oda. Burak'ın yere bıraktığı çorapları alarak;


"Zaten o kızlar topluyor bunları da."

sitem ettim sanki beni duyuyor gibi. Perdeyi aralayarak camı açtım. Kollarıma giren ağrıyla elimdeki kirlileri topladığım  kabı  düşürmüştüm. İliklerimde hissettiğim ağrı  bundan uzun zaman önceki kanser ağrılarımı anımsattığında dolan gözlerim buğulaştırmıştı etrafı. Kafama ilişen binbir düşünce vardı.

Eğer o zaman değilde  şimdi böyle bir hastalığa yakalanmış olsaydım. Üç çocuk Burak bir başına ne yapardı? Kafamı iki yana salladım kötü düşünceleri atmak istercesine. Uyuşan kollarım his kaybı gibi hissettiriyordu. Kapının tıklanmasıyla yüzüme bir gülümseme yerleştirdim.
Ceylin, umutsuzlukla içeriye girerek;


"Anne."

dedi canı yanarcasına.


"Ne oldu?"

dedim telaşla.

"Beni başka bir zaman dilimine ışınlasan. Tüm beyin hucrelerim ders çalışma düşüncesini geri itiyor. Çok yoruldum. Bunaldım. Dışarı çıkıp sinemaya falan mı gitsek?"

BİR GÜNLÜK SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin