Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Alt katında uyumayı bir ranzanın
Üst katında çocukluğum...
Kağıttan gemiler yaptım kalbimden
Ki hiçbiri karşıya ulaşmazdı.
Aşk diyorsunuz,
limanı olanın aşkı olmaz ki bayım!Didem Madak
Serin bir rüzgar yüzümü okşarken gülümsedim. Dönüş yolu yemekten daha eğlenceliydi. Uzun zaman sonra ilk defa bu kadar eğlenmiştik. Biz birlikte. Aramıza garip suskunluklar, rahatsız edici bakışlar girmeden tıpkı bundan beş sene önceki gibi mutluyduk. Belki de keramet yüzükteydi diye düşündüm. Ya da Bodrum sandığım kadar kasvet katmamıştı halimize. Belki de Bodrum bize iyi gelmişti. Üstümüzdeki ölü toprağını silkelemişti. Sevdiğimiz, özlediğimiz yerlere dönmemiz yitirdiğimizi sandığımız bir yanımıza kavuşturmuştu bizi belki de.
Bodrum çok güzeldi. Bodrum çok iyi gelmişti. Bodrum kucaklamıştı. Yaralarımızı sarmaya başlamış, acılarımızı eski günlerin rikkat ve muhabbetiyle unutturmaya çalışmıştı. Bodrum bize bir zamanki halimizi hatırlatmıştı. Mutluydum. Evet, çok garip olsa da onun toprağında onu tanıdıktan sonra ilk kez bu kadar mutluydum.
"Dicle abla çok komiktin ya." Müge eliyle yüzünü serinletmeye çalışırken daha çok güldü. "Hele Merve biz de gelelim deyince."
Bu kez hepsi yeniden deli gibi gülmeye başladılar. Ben de hafifçe gülümsedim. Dicle ablanın o anki yüz ifadesi aklıma gelince kahkaha attım.
"Ne biliyim ben çatlağın öyle hemen atlayacağını." Dicle abla yüzünü buruşturdu. Yarın vereceği akşam yemeğini düşündüğüne emindim.
"Gerçi ben ilk Şule'nin aklına gelir diye düşünmüştüm." dedim imayla. "O daha istekliydi."
Tuna kolunu omzuma attı alayla. "Ben de sana katılacağım ufaklık."
Aras gözlerini devirip ikimize baktı. Bakışlarındaki maziye has tatlı sıcaklık başımı döndürdü. Neyi ima ettiğimizi anlamıştı. "Sizin uğraşacak başka şeyiniz yok mu?"
Aslında bu durumdan rahatsız olmam gerekirdi belki. Ama olmuyordum. Şule şu an en küçük derdim bile olamazdı. Hem Şule'nin üstün ilgisine inat Aras'ın ilgisizliği ve hatta aşırı rahatsızlığı beni memnun ediyordu.
Dicle abla sıkıntıyla soludu. "Aman ya bir de yemek çıkardım başıma."
Müge gülerek onu dürttü. "Merve patlıcan sever." Tuna başını arkaya atıp uzun uzun güldü.
"Aman Müge ya. Güldürüp durma şunları." Dicle ablanın öfkeli halleri çok tatlıydı. Zaten öfke de sayılmazdı. Tuna benden ayrılıp ablasının yanına gitti. Bu kez onu aldı kolunun altına.
"Üzülme ablacığım ya. Olmadı yemeklerinizi getirin de gelin deriz. Böyle okuldaki yerli malı haftası tarzı bir şey olur. Bakarsın yeni bir akım başlatırsın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yasemin Kokusu
RomanceHep onu sevdim. Ama kabul etmem gereken tek gerçek vardı; Aras başkasının vahasıydı. Onda hüküm süren, onda çiçek açacak olan başkasıydı. Aras bana çiçek açtıramazdı, Aras ruhumun çölünü yeşile bürümekten uzaktı. Çünkü o bütün suyunu, tüm havasını t...