Sabahın karşısında konuşmak ne zor
İncecik kül gibi kalıyorsun
Dağ susmaya giden yolu biliyor
Sen bilmiyorsun.Birhan Keskin
Şapkamı yüzümü örtecek kadar indirip büyük güneş gözlüklerime gözüme geçirdiğimde saat 5'i 10 geçiyordu. Bir koku, keskin ve güzel; baş döndüren bir koku, buhurdanlıklara saklanması lazım gelen hoş koku, bir yasemin kokusu havada asılı duruyordu. O koku; aklımdan bir an bile çıkmayan, tenime is gibi sinmiş, ruhumu parçalayan o koku tam buradan doğuyor, genişliyor ve kainata yayılıyordu. Etime sinsice sokuluyordu. Baştan ayağa ve tepeden tırnağa yasemin kokusuna bulanmıştım. Etim, kemiğim ve kanımla büsbütün yasemin kokuyordum.
Bir kez daha. Son kez daha.
Kapıyı sessizce açıp odamdan çıktım. Bunu ya bugün yapacaktım ya da bir daha asla cesaret edemeyecektim. Bu eve geldiğim günden beri, hayır Aras'ı bir daha görmeyeceğime yemin ettiğim günden beri, sonra o yolundaki dikenleri yararak bana gelip o dikenleri göğsüme sıkıştırdığı günden beri; göğsümde, kaburgalarımın içinde onunkine eş bir cehennem kaynamaya başladığı günden beri, yani beni ruhumu bengisuya kandırmak ister gibi öptüğü günden beri, en doğrusu Yasemin'in ömrüme göktaşı gibi düştüğü günden beri kendimi bunun için hazırlamıştım. Ve şimdi, tam da şimdi, bu sabah zamanı gelmiş gibi görünüyordu. Titrek nefeslerim duvarlara çarpıyordu. Ya ben onu bitirecektim ya da o beni bitirecekti. Bunun artık başka yolu, yordamı, oluru yoktu.
Bugün hayatımı tam ortasından bir kere daha kıracaktım. Umuyordum ki sonrasında tam olacak, tamam olacak, sonunda bütün olacaktı. Veya külliyen heba olmuş olacaktı. Artık bir çıkar yolu olmayacaktı.
Evde bir ölüm sessizliği duvarlara işlemişken çıt çıkarmadan yürüdüm. Merdivenleri inerken dahi özen gösterdim. Eğer biri uyanırsa nereye gittiğimi soracaktı ve ne yazık ki verecek cevabım yoktu. Söyleyemezdim. Henüz yapamamışken açıklayamazdım. Kimse bunu anlayamazdı. Hiçbiri gerçekten anlamazdı.
Kapıyı yavaşça çekip Tuna'nın geçen gün Hatice halanın şoförüne getirttiği arabama ilerledim. Kapıyı açıp yorgunca koltuğa oturdum. Ayaklarım geri geri gidiyordu ama kendimi telkin ederek yoluma devam ettim. Direksiyonu kırıp derin bir nefes aldım huzursuzca. Soner'in evini bırakıp Hatice halanın yanına yerleşmemizin üzerinden beş gün geçmişti. Birlikte yaşamaya alışmış insanlar olarak uyum sorunu yaşamamız elbette beklenemezdi. Tam beş gece erkenden odama çıkıp uyumak için çabalamıştım. Tam beş uykusuz gece geçirmiştim. Beş gecenin beşinde de herkes uyuduktan sonra kalkmış yıldızları saymıştım. Beş gece ölür gibi olmuştum, sonra beş sabah yeniden uyanmıştım. Fazlasına gücüm kalmamıştı. Bir günüm daha yoktu. Tüm günü Aras'la geçirdikten sonra fazlasına dayanamıyordum. Çünkü ne kadar görmezden gelmek için çabalasam da gittikçe daha fazla işliyordu ondaki koku. Katlanamıyordum artık yoğunluğuna.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yasemin Kokusu
Storie d'amoreHep onu sevdim. Ama kabul etmem gereken tek gerçek vardı; Aras başkasının vahasıydı. Onda hüküm süren, onda çiçek açacak olan başkasıydı. Aras bana çiçek açtıramazdı, Aras ruhumun çölünü yeşile bürümekten uzaktı. Çünkü o bütün suyunu, tüm havasını t...