2/ Fidanken Kurumak-1

10.3K 611 113
                                    



Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Zaman insafsızlık etmese

Kederin oyduğu tarafımı sana getirsem

Kalem beni tutmasa, anlatsam sana

Siyah, simsiyah bir engerektir zaman

Ve kış neler eder insana

Nasıl yarım bırakır, ayırır parçalara

Sense kışı yaşamadın daha

Birhan Keskin


2016 / Mayıs

Yatakta sola dönüp gözlerimi sımsıkı kapadım. Kapalı gözkapaklarımın içinde mevsimler değişiyordu. Bambaşka bir dünyaya, bambaşka bir rüyaya yol alabiliyordum soluk karanlığımda. Işık olmadan da yaşanabileceğini kendime kanıtlamama tek yoldu kapalı gözkapaklarım. Aras olmadan yaşamama değil, Aras varmış gibi hissetmeme sebepti.

Sabah güneşinin göz alan sarılığı gururlu bir kumandanın altın nişanı gibi yüzüme vurdu. Gözlerimi daha sıkı kapattım. Yeni bir güne uyanmak istemiyordum. Benim dünyama güneş asla doğmayacakken onların güneşini selamlamak gelmiyordu içimden. Ben zaten asırlardır geceden daha karanlıktım. Hangi gece ürkütebilirdi bu saatten sonra kimsesiz ruhumu?

Benim gün ışığım yalnız Aras'tı. Ama o da ruhumdan çok uzaktı. Asla farkında olmayacaktı benliğimde hüküm süren yangınların. Hiçbir zaman su taşımayacaktı derman olmak için. Aras asla farkıma varmayacaktı.

Kendi bitip tükenmez karanlığımda, hani en umutsuz zamana denk gelen o melun koyulukta hatırlamaya katlanamadığım görüntüler en parlak renkleriyle üzerime saldırdığında gözlerimi açmak zorunda kaldım. Başım ellerimin arasındayken derin bir nefes aldım. Günler geçtikçe daha çok tükeniyor olmam normal miydi Allah'ım? Benim sonum da böyle mi yazılmıştı?

Yataktan kalkıp pencereye doğru yürüdüm. Ilık hava usulca yüzüme vurup saçlarımı havalandırırken gülümsedim. Ardından tuhaf bir şekilde, sanki ona bakmamı özellikle istiyormuş gibi kırmızı bir balon gözüme çarptı bahçede. Bizim bahçede kırmızı bir balonun ne işi olabilirdi ki? Kaşlarım şaşkınlıkla havalanırken eğilip aşağıya baktım. Aras, yüzünde önceden yamanmış ve öylece asılı kalmış bir gülümsemeyle, yüreğime marşlar söyleten bir gülümsemeyle yukarı bakıyordu.

"Günaydın," diye şakıdı neşeli sesi.

Gözlerimi üzerinden ayıramadım. Allah'ım onu böyle neşeli görmeyeli o kadar uzun zaman olmuştu ki hıçkırarak ağlamak istiyordum. Yazlığa gideceğimiz için mi böyle mutluydu? "Günaydın," diye mırıldandım yavaşça.

Yasemin KokusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin