*Bu kısım Katre'nin Müge'ye yazdığı bir mektuptan ibaret. Yıllar sonrasına ait ve bir veda mektubu. Aslında bu Katre'nin sizlere vedası. O yüzden Müge'ye değil de tek tek her birinize hitap ediyormuş gibi okursanız çok sevinirim. (:
Müge'm... Canımın içinin içi...
İyisindir umuyorum ki diye başlayacağım yine. O kadar iyi ol istiyorum ki kelimelerin taşıyacak yüzü yok. Sen artık öyle mutlu ol istiyorum ki dilimden buna dair düşecek kadar çok kelimem yok. Çok iyi ol Müge. Mektubun gelince öyle sevindim ki hele.
Mektubunu dün çocukları parka götürmek üzereyken aldım. Tam kapıdaydım postacı geldiğinde. Mektup geldiğinin bilincine varan her insan nasıl sevinirse, nasıl kelebekler dolarsa içinin derinlerine öyle oldu işte yine. Yeni bir haber... Yeni bir selam... Senden bir şeyler geldi düştü elime.
Aras'ı da yeni göndermiştik bara. Ah be Müge hala öyle zor geliyor ki onu bu kapıdan yolcu etmek. Hiç gitmesin istiyorum, asla ayrılmasın yanımdan. Onu geçen tüm yıllara, giden dünlere ve eksilen tüm o ayrıntılara rağmen öyle deli bir aşkla seviyorum ki hala. Durmadan artarak... Sürekli çoğalarak... Görmediğim dakikaları sayıyorum hala zihnimde, geldiğinde acısını çıkarmak üzere. Sevgi her dem biraz daha büyür ya Müge. Büyür değil mi? Benimki öyle hızlı, öyle katlanarak büyüyor ki aklım almıyor. Düşünürken bile başladığım yerde bulamıyorum. O denli hızla koşuyor ki satırlarca, mürekkebim damlamaya zaman bulamıyor.
Dahası bunu okurken tahmin edeceğin gibi hala kalbim sıkışarak, gözlerim kararak kıskanıyorum. Deli gibi kıskanıyorum Müge. Gözlerinin değdiği her şeyi... Ona bakan tüm dişileri... İçime sokup kaburgalarımın arasında saklamak istiyorum onu. Biliyorum, 'Seninki hastalıklı bir aşk,' diyeceksin. Biliyorum, 'Bu kadarı da akıl kârı değil artık,' diyeceksin. Ama elimde değil, biliyorsun. Gerçi yalan değil, sorsalar bana; sorsalar ki bitsin mi bu kalbini deşen kıskançlık, hayır derim Müge. Hayır, o benim ömrüme aşkımın lekesi.
Aşkımın nefesi...
Onu öyle bir seviyorum ki yazarken bile kalem elimde titriyor yine. O benim ömrüm, o benim her şeyim Müge. Onsuz bir hayat öyle yavan geliyor ki gözüme. Öyle hiç... Yokluğunun ıstırabı hala sol yanımda. Onsuz geçen her dakikamın sancısı içimin her köşesine yayılıyor yine.
Mektup diyordum yeni geçti elime. Ben de hemen bugün cevabını yazmak için oturdum. Bekletmeyi sevmem bilirsin, seni bekletmeyi hiç sevmem. Hem bu son ya içimde buruk bir yara gibi neşesi. Her sonun mahvediciliğiyle yüklü bu kez. Sonunda geliyor olmana öyle çok seviniyorum ki. Sonunda bu gurbetin, bu ayrılığın bitecek olması beni öyle çok mutlu ediyor ki. Seni göğsümde bir yara açılır gibi özledim. Gözlerinin içine vuran o ışıkları, saçlarının omuzlarının üstünde durmadan dans etmesini özledim.
Neyse ne diyordum. Dün akşam da mektuptan konu açıldı. Benim ikizler bir boşboğaz oldular görsen inanmazsın. Bakla ıslanmıyor derler ya baklayı bulabilirsen ne ala. Sanırım git gide Tuna'ya benzeyecekler. Aslında yüzümü gülümsetiyor bu. Şu sıralar her şey güldürüyor beni Müge. Tuna demişken mektubu görünce yine bu devirde diye başladı. Neymiş efendim mektup eski zamanların iletişim aracıymış. Neymiş hala mektup mu yazıyormuşuz, arayıp konuşsaymışız ya. Görüyorsun ya bazı şeyler hiç değişmiyor. Bazen Öykü'ye de diyorum aman boş ver gidelim kız kıza tatile biraz diye. Öyle bakma, yapamam biliyorum. Hoş Öykü de gel desem de gelmez ya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yasemin Kokusu
RomanceHep onu sevdim. Ama kabul etmem gereken tek gerçek vardı; Aras başkasının vahasıydı. Onda hüküm süren, onda çiçek açacak olan başkasıydı. Aras bana çiçek açtıramazdı, Aras ruhumun çölünü yeşile bürümekten uzaktı. Çünkü o bütün suyunu, tüm havasını t...