23/ Gitmek ve Gidememek

6.6K 437 76
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


  Sana böyle akmaktan çok korktuğum için
oldu her şey
Şelaleler de bu yüzden ilgilendiriyor beni.   

Birhan Keskin

Ona gitmek işkence, ona gitmek ödüldü.

Ona gitmek dikenli yollarda bata çıka kanayarak yürümek gibiydi. Ona gitmek göğsüme taze bir bahar üflemek gibiydi. Ona gitmek ruhumu çepeçevre saran o yangına su olmak, kül olmak gibiydi. Ona gitmeyi düşünmek bile sarsılarak ağlamak istememe neden olacak kadar çetrefildi.

Nefesim göğsümde tıkanıyor, öylece kalıyordu. Ona gidiyor olmanın fikri bile dizlerimi titretiyordu. Adım atmaya takat bulamayacak gibiydim. Adım atmaya kalksam düşer ve bir daha kalkamazdım. Yani sonunda, eninde sonunda yine de ona varamayacaktım. Hep ona gidiyor olmakla, gitmeye çalışmakla kalacaktım.

Bodrum'a, o semte, o bahçeye ve o eve her gidişimde böyle mi olacaktı? Hep sanki durmadan Aras'a koşuyor, ona varıyor gibi mi hissettirecekti?

Bir haftayı geçmişti. Bir haftayı geçmişti ve hasret kara bir yılan gibi boynuma sarılıyordu. Kaburgalarıma koyu renkli bir özlem çörekleniyordu. Kalbim atmaya çalışmaktan yorgun düşmüştü. Koskoca bir hafta olmuştu. Dakikalar ağır ve yavaş, zulmeder gibi sürünerek geçmişti. Elimi uzatsam her birine dokunabilirdim. Dokunabilsem hepsini ileri doğru iterdim. Özlemek bu kadar ağır olmamalıydı. İnsan birini böyle derin, böyle acı, böyle kendini tüketerek özlememeliydi. Yokluğunda nefes alamayacak hale gelmemeliydi.

Sesini bile duymamıştım. Sesini duyabilmek için bile göğsüme saplanan bıçakla ağlardım. Tamam, aslında beni aramıştı. Telefonu açmamış olabilirdim. Hatta birkaç kere, tam on iki kere, telefonu açmamış da olabilirdim. Ama açsam ne diyecektim ki? Telefonda ne konuşabilirdik? Aramızda öyle kırık bir yol vardı ki gözlerimiz değmeden aşılamazdı. Sadece sesini dinleyerek o yolda yürüyemezdim. Zaten parçalanmak üzereydi. Zaten bütün bile değildi. Ve sanırım bana zaman vermişti. Ya da umuyorum demeliydim. Çünkü diğer ihtimal her ne anlatacaksa vazgeçmiş olmasıydı. Belki de onun için o kadar da mühim değildi. Belki de vicdan azabı, acısı ve hüznü bitmişti. Söylediklerime inanmış ve olduğu yerde bırakmaya karar vermişti her şeyi. Olmamış gibi, hiç söylenmemiş gibi devam etmeyi seçmişti. Belki de o gece aramıza hiç girmemiş, ruhumuz uçurtma gibi yükselmemiş ve çiçek açmamışım gibi davranacaktı. Hem onun da benim gibi hissetmiş olabileceğini nereden çıkarıyordum ki?

Ama yok belki de gerçekten, hakikaten bana zaman veriyordu. Lütfen, biraz böyle olsun. Lütfen, çok az da olsa umut edeceğim bir şey olsun Allah'ım.

Direksiyonu kırıp ofladım. Bodrum tabelasını görünce artık iyice koyulaşmış, solmuş kaburgalarımın arasına acıyla birlikte hafif bir bahar doldu. Giderek Aras'a yaklaşıyor olduğumu bilmenin telaşı yüklendi göğsüme. Onu görünce ne yapacaktım? Nasıl yapacaktım?

Yasemin KokusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin