16/ Golha

6.7K 431 82
                                    



  Aslında hazin bir öyküdür bu anlatmaya yakışmaz sesiniz yanımdaki bütün sandalyeler boş, alabilirsiniz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

  Aslında
hazin bir öyküdür bu
anlatmaya yakışmaz sesiniz
yanımdaki bütün sandalyeler boş,
alabilirsiniz.

Oturunuz.   

.

  Burkuldum ve ağladım
kırmızı bir danstı her şey, oynadım.
tenim ve ellerim yoktu
kimse görmedi.

Kimse görmedi, saçlarım uzamadı yıllardır.  

Birhan Keskin

Nefesimi tutup perdeli gözlerle baktım yıllarımı eskittiğim, çocukluğumu harcadığım eve. Ben arkamı dönüp giderken, onu anılarımın mezarına gömmek isterken her şeyin değişeceğini sanmıştım. Değişim bacaklarımı titretse de, içime kıymık gibi saplansa da doğru olduğuna inanmıştım. Bir kapıyı kapatacak, bir perdeyi çekecektim. Bir başka yola ardıma bakmadan çıkacak, bir devri nihayete erdirecektim. Korkuyordum ama doğrusunun da bu olduğuna inanıyordum. En azından inanmıştım. Değişebilir sanmıştım.

Oysa şimdi, geride kalanların aynılığı yoruyordu gözlerimi. Her şey bıraktığım gibiydi. Ne bir eksik ne de fazla... Tek taş oynamamış, tek yaprak düşmemiş gibi. Hiç mevsim değişmemiş, gece asla çökmemiş gibi. Güneş doğmamış gibi. Ya da biri hiç gitmemiş gibi. Eksiklik duygusu barındıran tek bir ayrıntı bile seçilmiyor bu çoklukta. Hiç birinin yokluğunda üzülmüş gibi durmuyordu. Dahası yokluğunu hissetmiş gibi bile durmuyordu. Halbuki ben gitmiştim haftalar önce. En azından bu bahçe tutmuş olmalıydı matemimi. Hiç olmazsa meyvelerini cömertçe üzerime eğen şu ağaç hissetmiş olmalıydı yokluğumu. Dünyadan bihabermişçesine sallanan hamak sormuş olmalıydı gidişimin nedenini. Gökyüzü hiç değilse bir defa ağlamalıydı arkamdan. Su gibi git dön dermiş gibi. Bir şeyler olmuş olmalıydı.

Kimse mi üzülmemişti ardımdan? Yoluma hiç mi bakılmamıştı?

Bunları düşünmek istemiyordum. Ki yapmamalıydım da. Ama engel olamıyordum kendime, içimden akıp taşanları durduramıyordum. Set çekemiyordum coşkun hislerime. İhtimaller dahi içimi parçalıyor, varlığımı dağıtıyordu. Kül rengine boyanıyordu umut mavisi düşlerim. Derin bir yangın kalbimde başlıyor bütün bedenime yayılıyordu. Ateşi harlandıkça daha fazla yitiyordum ruhumun ıssız çöllerinde. Yeniden karamsarlığa sürükleniyordum. Ben ki onların hasretini kalbimde saklayarak taşımıştım dakikaları yeni güne. Gözlerime açtığım an burası düşmüştü zihnimin yağmur yoksunu mevsimlerine.

"Hemen gidiyormuşsun, Katre'cik."

Tuna'nın hemen arkamdan gelen yorgun sesine gülümsedim. Dışarıdan yeni gelmişti ve hemen sandalyemin arkasında duruyordu. "Yarın resmen işbaşı yapıyorum." Arkama yaslandım. "Belki yakında sen gelirsin İzmir'e. Beni izlemeye."

Hafif bir kahkahayla sarsıldı omuzları. Karşımdaki sandalyeye geçip oturdu. "Senin için çok seviniyorum." Gözlerinden koyu gölgeler geçti. "Ama uzakta olacak olman." Yüzünü buruşturdu. "Çok kötü."

Yasemin KokusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin