2/ Fidanken Kurumak-2

8.6K 587 91
                                    



Her şeyi erteleyişim oluyordun, kalp ağrısı oluyordun,  Birlikte soluduğumuz sokak isimleri oluyordun,  Mevsimler değişiyor ve büyüyorduk,  Dönemeçler geçiyor, köprüler göze alıyorduk ve bazen tekin olmayan suların üzerinden atlıyorduk  Cesurduk

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Her şeyi erteleyişim oluyordun, kalp ağrısı oluyordun,
Birlikte soluduğumuz sokak isimleri oluyordun,
Mevsimler değişiyor ve büyüyorduk,
Dönemeçler geçiyor, köprüler göze alıyorduk ve bazen tekin olmayan suların üzerinden atlıyorduk
Cesurduk...
Ufuk çizgisi maviydi, gün batımı hep turuncu ve kırmızıydı bütün karanfiller...
Ben seni seviyordum, sen bilmiyordun...

İclal Aydın

2016 / Mayıs

Her seferinde daha fazla olmaz diyordum, daha fazla acıyamaz canım. Hiçbir şey beni daha fazla yıkamaz. Bundan çok üzülemem. İçim bundan daha büyük bir yıkım yaşamaz. Ama Aras her seferinde daha öldürücü geliyordu. Her darbesi öncekinden daha sert oluyor, nefesimi daha şiddetli kesiyordu. Giderek acım biteceğine, alışacağıma daha da beter oluyordu halim.

Sessiz hıçkırıklarım içimde dağılırken, içimden ağlarken yanına oturdum. Allah'tan dışıma kan sızdırmıyordum. Aras öylece, acısı içinde, kalbi kırık yanımda otururken kelimeler kaçıştı etrafa. Onları toparlayıp düzenli bir hale getiremedim. Ona söyleyecek tek kelime bulamadım. Böyle bir durumda ne denebilirdi ki? Ben Aras için tükenirken bir köşede, biri gelseydi yanıma ne dese acımı dindirebilirdi ki? Şimdi ben onun derdine nasıl derman olurdum?

"Çok mu içtin sen?" diye sordum. En anlamsız soruydu o an için. İçtiği o kadar belliydi ki. Ama söyleyecek başka bir şey bulamamıştım. Elindeki şişeyi bana uzattı. Buruk bir tebessümle kaşlarını kaldırdı.

"Birlikte içelim, farem."

Ah Aras. Ah sönmeyen yangınım. Kapanmayan yaram.

Elindeki şişeyi alıp dudaklarıma dayadım. İçindeki sıvı kavrula kavrula boğazımdan geçti. Aras bana bakıp gülümsedi. Gözlerinden tozlu bir enkaz yükseliyordu. "İyi ki varsın. İyi ki varsın, Katre. Çünkü sen olmasan dayanamazdım."

Sıcak bir damla yanaklarımdan süzülürken hıçkırığım gülme sesine karıştı. Asıl sen varsın demek istedim. Sen varsın ya ben olmasam da olur. İçimi çekip ona sarıldım. Sanki birden bire buharlaşıp uçacakmış gibime geliyordu. Sanki birden yok olacaktı. Birazdan usul usul silinecekti haritadan. Hıçkırıklarımı göğüs kafesime hapsederek ona daha çok sarıldım. Aras da yavaşça saçlarımı okşadı. Burada, ağaçlarımızın altında birbirimize sarılmışken acısı göğüs kafesime çarpıyor gibi hissediyordum. Acısı etimi deliyordu sanki. Aras'ın içindeki acının paslı tadı damağımda duruyordu. Her yutkunuşumda içimde büyüyordu acısı.

Kollarımın kıskacını hafifletip ayrıldım. Hüzünle harmanlanmış elalarını yüzümde gezdirdi yavaşça. Dağılan saçlarımı topladı. "Bazen bazı şeylerle başa çıkmak çok zor Katre. Bazen hayat bize çok şiddetli çarpıyor."

Yasemin KokusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin