Sana güzel bir yaz günü gelmişim,
Karlı bir sabahta gidiyorum.
Beş mevsim yaşamışız beraber.
Beş mevsim bir iç denizi kurutmaya yetti.
İşte böyle sevgili.
Biz artık seninle haritada iki küçük su lekesi...
Hiçbir nehir kavuşturamaz bizi.
İclal Aydın
"Aras bugün yüzüğünü çıkarmış."
Gözlerimi kapatmak istiyordum ama yapamıyordum. Bazen ummadığınız bir şey beklemediğiniz bir anda gerçekleşiverdiğinde tepkilerinizi kontrol edemiyordunuz. Çığlık atmak istemiyordum aslında fakat boğazım sanki durmadan haykırmışım gibi acıyordu. Aldığım nefes boğazımdan akarken geçtiği yeri yakıyordu. Gözkapaklarım sonunda beni duymuş gibi hareket etmeye başladı. Gözlerimi kırpıştırdım. Onlar bununla ilgili güzel yorumlar yaparken, ne kadar mutlu olduklarını birbirlerine anlatıp gülerken sadece onlara bakabildim. Bir şeyler söylemek istiyordum ama sesimin nerede olduğundan emin değildim. Kalp atışlarım yolunu şaşırmışken elimi göğsüme bastırabildim sadece.
Bütün bunlar bünyeme fazla gibi hissediyordum. Yani evet, iyileşiyor gibiydi. Geçeceğini biliyordum. Ama böylesini, bu kadar çabuk. Beklemiyordum. Ne anlama gelir bilmiyordum.
Aslında aşk hiçbir zaman beklediğiniz gibi olmuyordu. Kendisi baştan başa, tepeden tırnağa garip bir histi zaten. Oldukça... Birini seviyordunuz seçme şansınız olmadan. Hayır, bence seçmek diye bir şey yoktu. Zaten o inatçı his hep en olmadık kişileri seçerdi. Aşkın imkansızı isteyip durmasına bakılırsa aşkta da biraz keçilik vardı.
Derin bir nefes alıp gülümsedim. Ne söylediğime pek dikkat etmeden bir şeyler mırıldanıp salondan çıktım. Zaten onlar da beni pek dinliyor sayılmazlardı. Odamın ıssızlığı beni sarıp sarmaladı. Ama sanki bir müzik, güzel ve içli bir müzik usul usul ruhuma işliyordu. Sanki biri kemanıyla içime dokunuyordu. Pencerenin önüne doğru yürüdüm. Annemin ben küçükken bitmek tükenmek bilmez ısrarlarımdan sonra yaptırdığı çıkıntıya oturdum. Buraya oturduğum zaman bütün bahçeyi ve gökyüzünü rahatça izleyebiliyordum. Başımı pervaza dayayıp ıslak gökyüzüne baktım.
Aynı göğün altında ayrı öyküleri yaşıyorduk. Her birimiz. Ne olursa olsun. Ne kadar mutlu ya da ne kadar üzgün olursak olalım gökyüzüne baktığımızda beraberdik işte. Göğe elimizi uzattığımızda birbirimizin acılarına dokunabilirdik. Mutluluğumuzu paylaşabilirdik. O zaman neden göğe bakmayı hep erteliyorduk?
İçimdeki depremler durduğunda, kafam yerine geldiğinde oturduğum yerden kalktım. Aras yüzüğünü çıkarmıştı. İçimdeki kelebekler yeniden kanat çırptı. Yüzüğünü çıkarmıştı. Yüzümde titrek bir tebessüm peyda oldu. Ellerimi kaldırıp dans etmek istiyordum. Durmadan kendi etrafımda dönüp durmak... Yüzüğünü çıkarmıştı işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yasemin Kokusu
RomansaHep onu sevdim. Ama kabul etmem gereken tek gerçek vardı; Aras başkasının vahasıydı. Onda hüküm süren, onda çiçek açacak olan başkasıydı. Aras bana çiçek açtıramazdı, Aras ruhumun çölünü yeşile bürümekten uzaktı. Çünkü o bütün suyunu, tüm havasını t...