30/ Günebakan

6K 398 70
                                    

Seni bir yabancı gibi karşıma alıp Bunun dayanıklı bir şey olmadığını Sürekli kılınmadığını, çünkü aşkın Yapılan bir şey olmadığını, Başlangıçta bir melek konduğunu Sonunda bir kelebek öldüğünü, Yani kısacık sürdüğünü, oysa hayatın Bir korkular ve...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Seni bir yabancı gibi karşıma alıp
Bunun dayanıklı bir şey olmadığını
Sürekli kılınmadığını, çünkü aşkın
Yapılan bir şey olmadığını,
Başlangıçta bir melek konduğunu
Sonunda bir kelebek öldüğünü,
Yani kısacık sürdüğünü, oysa hayatın
Bir korkular ve alışkanlıklar bütünü
Olduğunu,
Bütün bunları sana
Nasıl anlatacağım?   

Birhan Keskin

Müge'nin evlenmesinin, birdenbire herkesi şok ederek evlenmesinin, üzerinden beş gün geçmişti. İkisinin bir şekilde işleri yola koyması gerektiğini biliyordum. Dahası istiyordum da. Yani aileleri aralarında öyle kalın bir duvar gibi dururken ikisi de giderek daha fazla örseleniyordu. Giderek daha fazla yara alıyor oluyorlardı. İşin aslı çabalamışlardı da. Yani ailelerini ikna etmeye, onlara kendilerini göstermeye, aşkın nasıl akıl almaz ve laf anlamaz olduğunu söylemeye çalışmışlardı. Ama her iki aile de nedenini asla anlayamayacağım şekilde hep karşı durmuştu. Sanırım sonunda onların asla ikna olmayacağına inanmışlardı. Sanırım tam da o yüzden onlara laf anlatmaya çalışmayı bırakmışlardı. Ama son durumda her iki aile de daha fazla kızmış oluyordu. Bundan sonrasının nasıl devam edeceğini bilemiyordum. Ama Müge o kadar mutluydu ki, her şeye rağmen gülüşü öyle güzeldi ki, bütün endişeleri bir kenara bırakıp onunla mutlu oluyordum ben de. O mutluysa benim için her şey güzel demekti. Müzikale çok az kalmıştı. Ve müzikalden sonra Selim'le Müge İstanbul'a döneceklerdi. Aileleriyle bir kez daha ortak paydada buluşmayı denemek için. Galiba son kez olacaktı.

Saçlarımı toplayıp kulisten çıktım. Son beş günün içindeydik. Sonrasında büyük gün. Büyük günüm. Heyecanla derin bir nefes aldım.

"Katre."

Gözlerimi kısıp arkama döndüm. "Neredesin sen? Sabahtan beri seni arıyorum."

Kaşlarım istemsizce havalandı. "Ne oldu?"

Soner hızlı adımlarla bana yaklaşıp kolumdan çekiştirdi. Sarsak adımlarla arkasından yürümeye başladım. "Ne oluyor Soner ya? Şurada sahneye gitmeye çalışıyordum."

Duvarın dibinde durup kolumu bıraktı. "Gencay ne dedi?" Gözlerindeki bariz merak bu kadar çarpıcı olmasaydı gözlerimi devirip giderdim. Ama ciddi anlamda çok fazla meraklanmış gibiydi.

"Ne yani?" dedim tereddütle. "Beni buraya dedikodu yapmak için mi çekiştirdin? Pardon, sürükledin."

Soner oflayıp duvara yaslandı. "Katre, anlatsana. Çok merak ettik."

Tek kaşımı kaldırdım hafifçe. "Siz kimsiniz? Ayrıca neyi merak ediyorsunuz bu kadar anlamadım."

Gencay sadece müzikal hakkında bir şeyler söylemişti. Beş dakika sürmüş veyahut sürmemiş olmalıydı. Ayrıca kapanış kıyafetimde de bir sorun olup olmadığını sormuştu. Hayır, yoktu. Çünkü en fazla ona özenmiştim. Göğüs kafesime vuran kalbim de bunu onaylıyordu. Sanki... "Senin haberin yok." dedi Soner aynı anda şaşkınca. Ufak bir kahkaha attı. "Daha ilginci farkında bile değilsin."

Yasemin KokusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin