Göğsümde karıncalanan eski düş
şimdinin korkusu muymuş?
Bir makas gibi duruyor içimde
açık unutulmuş.Birhan Keskin
Rüyamın renklerinden usulca koparılırken gözkapaklarım titreşti. Yüzümde dans eden titrek ışıklarla gözlerimi araladım. Güneş güzel bir sabaha doğmuş gibi ışıl ışıldı. Günün ilk ışıkları perdeden süzülüp yatağa düşüyordu. Bizi bütünüyle sarıyor, ışıktan bir renge boyuyordu. Yerimde hafifçe kıpırdandım. Yüzüme yerleşen geniş gülümsemenin tek nedeni yine Aras'tı. Her nefesimde kokusu doluyordu ciğerlerime. Her zerremde hissediyordum sıcaklığını. Beni güneşten daha fazla yakıyordu. Belime dolanmış kollarının üstüne onu uyandırmaktan korkarak yavaşça dokundum. Parmaklarım tüy gibi dokunuşlarla kolunun üstünde gezindi. Bu yakınlık bambaşka hislerle parçalıyordu içimi. Etim yarılıyor, yarıldığı yerden çiçekler açıyordu. Tüm bedenimi paramparça edecek titremeyi bastırabilmek için yeniden kıpırdandım olduğum yerde. Benimle birlikte o da hareket edince nefesimi tutup bekledim. Yüzünü ensemin kenarına yerleştirip derin nefesler aldı. Uyuyordu, uyuduğunu biliyordum. Dingin nefesi boynumda dağılıyordu Gözlerimi dolduruyordu varlığı. Sıcaklığı ruhumda kasırgalara neden oluyordu. Hiç kavuşamayacağı bir masalı aniden yanıbaşında bulan bir çocuk gibiydim. Öyle mutlu.
Uykunun o tatlı mahmurluğu yavaşça çekilirken anılar teker teker dizildi zihnime. İçime yerleşen kesif acı gerçekti. Ruhumu oyan anıların kokusu gerçekti. Her ayrıntı gerçekti. Tek tek saldırıyorlardı üzerime. Kaçamıyordum, kurtulamıyordum. Kelimeler kınından sıyrılmış kılıçlarıyla ruhuma saldırırken nefes dahi alamıyordum. Gerçekler öldürüyordu her bir zerremi. Yıllardır bihaber yaşadığım benim gerçeklerim... Ömrümden çalınan tüm doğrular...
Aras... Ah Aras... Onu seviyordum. Onsuz olamazdım. Dün içim kuraklaşmadan önce ona öğrendiklerimin bir kısmını anlatmıştım. Beni nasıl aldıklarını, annemin sonra nasıl pişman olduğunu, ne kadar ağladığını, sonrasında beni geri aldıklarını, ardından buna dayanamayan annemin beni almak için mahalleye gitmesini, ikisinin karşı karşya öylece ağlamalarını ve benim başından beri nasıl iki annem olduğunu. Annemle babamın nasıl büyük bir aşk yaşadıklarını, sonra evlendiklerini, aslında dayılarının da onları tanıyor olduğunu böylece annesinin de tanıması gerektiğini, babasının beni nasıl bulduğunu. Sonra söylemek istemiştim. Deli gibi söylemek istemiştim. Ona yaslanıp bunun ağırlığıyla ağlamak istemiştim. Ama nasıl diyecektim ki? Nasıl derdim? Dilimin ucuna kadar gelen kelimeler beni böyle parçalıyorsa ona ne yapardı? Gerçekler sivri dikenleriyle onu da parçalarsa dayanamazdım. Ona kıyamıyordum. Ömrünün hiçbir diliminde yapamamıştım.
"Çok sesli düşünüyorsun."
Aras'ın uykulu sesine gülümsedim. Sadece sesi kafamın içindeki bütün gürültüleri susturmaya yetiyordu. Kolları beni daha fazla çekti sıcaklığının yakıcı varlığına. Ona iyice sokulup başımı salladım. "Düşünmüyordum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yasemin Kokusu
RomanceHep onu sevdim. Ama kabul etmem gereken tek gerçek vardı; Aras başkasının vahasıydı. Onda hüküm süren, onda çiçek açacak olan başkasıydı. Aras bana çiçek açtıramazdı, Aras ruhumun çölünü yeşile bürümekten uzaktı. Çünkü o bütün suyunu, tüm havasını t...